Akıl NOKTASI Prof. Dr. Bengi SEMERCİ
Bengi Semerci Enstitüsü
Ülkede ya da İşyerinde İyi Lider Olmak
 
Bir şirkette, büyük bir kurumda ya da bir ülkede yöneticisiniz. İyi bir yönetici, iyi bir lider nasıl olur biliyor musunuz? Bahsettiğim klasik bilgiler değil. Hani hepimizin bildiği, bilgili, anlayışlı, kararlı gibi kazanılması gereken özellikleri değil. Doğuştan gelen kişilik özelliklerinden, iyi bir lider olmayı sağlayacak özelliklerden bahsediyorum. Bir davranış biçimi ve düşünce şekli sürekli hale gelince, ve kişi bu özelliklerden yakınmayıp, hatta doğru olduğunu söylediğinde kişilik özelliği haline gelir. Bazı işlerde başarılı olmak için bazı kişilik özelliklerinin önemli olduğu bilinmektedir.
 
NARSİSİSTİK KİŞİLİK

Biraz kendini beğenmenin, hele bu beğenmeyi gerektirecek özellikler varsa sakıncası yoktur. Hatta kendini değersiz hissetmekten, önemsiz sanmaktan çok daha sağlıklıdır. Ama iş sadece kendini sevip, diğerlerini sevememeye gelince sorun olur. O sadece kendi gücü, başarıları, güzelliği ile ilgilenir. Diğer insanları sadece kendi çıkarları için kullanırlar. Aslında diğer insanları umursamasının tek nedeni kendisi hakkındaki yargılarıdır. Yoksa kişi olarak onları umursamaz.

Narsisistik kişi kendini yeterli görüp, başarıya ilişkin fantazilerle uğraşır. Ama aslında kendinden kuşku duyan, kırılgan, eleştirilere tahammülsüz, değersiz hisseden bir gizli yanı vardır. İnsanlarla yüzeysel ilişkiler kurup, devamlı övgü isteyen, toplulukların içine gerçek anlamda giremeyen kişi başkalarına güvenmeyen, dayanamayan, onların zamanlarına değer vermeyen, sınırlarını önemsemeyen biridir. Toplumsal alanda genellikle başarılıdır. Çok ilgi alanı vardır ama hepsi yüzeyseldir. Sıkıntılı, sağlıksız ve taklitçi değerlere sahiptir. Bir yandan yalan söyleyerek, maddiyata dayalı, otoriteye saygısız bir yaşam sürerken, dışarıya dürüst, aşırı ahlakçı ve paraya önem vermeyen biri tablosu çizer. Baştan çıkarıcı, denetimsiz cinsel yaşamı olan kişilerdir. Evlilikleri düzensizdir, evlilik dışı ilişkilere girer. Çünkü eşini ayrı bir varlık olarak göremez ve sevemez. Çok iyi konuşan, kararlı biri gibi görünmekle birlikte bilgileri sadece başlıkları içeren, yüzeysel bilgilerdir, ayrıntıları unutur. Onun için, dil ve konuşma kendine güvenini tazelemenin bir yoludur.

Narsisistiğin temel inanışı “ben özelim”dir ve stratejisi “kendini büyütme”dir.

1- Çok özel bir insanım.
2- Bu denli yüceysem, bana özel davranılmalı ve imtiyazlarım olmalıdır.
3- Başkalarını ilgilendiren kurallara uymak zorunda değilim.
4- Tanınmak, övülmek ve hayranlık uyandırmam çok önemlidir.
5- Başkaları benim üstünlüğüme saygı göstermiyorsa cezalandırılmalıdır.
6- Başkaları benim gereksinimlerimi yerine getirmelidir.
7- Başkaları benim ne denli özel olduğumu bilmelidir.
8- Hak ettiğim saygıyı görememek, bana layık olduğum şekilde davranılmaması dayanılmaz bir şeydir.
9- Benim dışımdakiler, sahip oldukları hayranlık ve varlığı hak etmemektedir.
10- İnsanların beni eleştirme hakları yoktur.
11- Kimsenin gereksinimleri benim gereksinimlerini önüne geçemez.
12- Ben çok yetenekli olduğum için insanlar ve onların kuralları benim kariyerimi engelleyemez, kenara çekilmek zorundadırlar.
13- Beni ancak benim kadar parlak insanlar anlayabilir.
14- Büyük şeyler beklemek için her türlü hakkım var.

PARANOİD KİŞİLİK

Paronoid kişilik özelliği olan kişiler kuşkucu, alıngan, kuruntuludur. İnsanların davranışlarından kendisine bir kötülük geleceği kuşkusu vardır. Bu kuşkunedeniyle devamlı tetiktedirler. Alıngan olmaları nedeniyle sözlerden, bakışlardan, hareketlerden kendilerine ilişkin olumsuz sonuçlar çıkarırlar.

Kıskanç, kinci ve aşırı gurur nedeniyle hemen kavgaya hazırdırlar. İnsanlara soğuk, yukarıdan bakan, herşeyi eleştiren bu kişiler şaka da kaldırmazlar. Onlar haklı ve kusursuzdur. Sorunlar hep başkalarının hatalarından oluşur. Paronoid kişiye ise onları eleştirmek kalır. Zaten onun bir kusuru yoktur. Çünkü, kendilerinde uygun bulmadıkları herşeyi başkalarına yansıtarak, onlara ait olduğunu savunarak kendilerini korurlar. Özellikle cinsel konularda ve bire bir ilişkilerde aşırı alıngan ve kuşkucudurlar.

Paronoidin temel inanışı “insanlar potansiyel olarak tehlikelidir”dir ve stratejisi “kaygı, kuşku”dur.

1-Diğer insanlara güvenmem.
2-Diğer insanların gizli amaçları vardır.
3-Gözlerimi dört açmazsam başkaları beni kullanmaya ve yönlendirmeye çalışır.
4- Her an tetikte olmalıyım.
5-Diğer insanlara yakın olmak güvenli değildir.
6-İnsanlar dostça davranıyorsa, asıl niyetleri beni kullanmak ve istismar etmek olabilir.
7-Eğer fırsat verirsem insanlar beni ezerler.
8-Diğer insanlar çoğunlukla dost değildirler.
9-Bana kasten küçültücü davranıyorlar. 10-Beni kasten kızdırmaya çalışıyorlar.
11- Bana kötü davranmalarına izin verirsem, başım ciddi derde girer.
12-Benim hakkımda bir şeyler öğrenirlerse, bunları bana karşı kullanacaklardır.
13-İnsanlar çoğu kez başka şeyler söyleyip, aslında başka şeyler ima ederler.
14-Yakın olduğum insanlar vefasız olabilir ya da ihanet edebilirler.

Görüldüğü gibi her iki kişilik de, bir çok olumsuz olabilecek özellikler taşımaktadır. Eğer bu özellikler tümüyle ve belirgin bir şekilde saptanıyorsa, o zaman narsisistik veya paranoid kişilik bozukluklarından bahsedilir. Ama sadece bu özelliklerin bir kısmını taşıyan ve sorun haline gelmemiş olduğunda bahsedilecek olan, kişinin narsisistik veyaparanoid kişilik özellikleri taşıdığıdır. Psikolojinin ileri gelenleri, iyi liderin “biraz narsisistik ve birazda paronoid kişilik özellikleri olması gerektiğini” söylemektedirler.O zaman kendine güvenen ve emin bir yönetici, bir lider ortaya çıkar. Aynı zamanda çevreyi kontrol eden, araştıran bir lider. Eğer bu özellikler çok artarsa, yani narsisistik ve paronoid düşünceler çok fazlaysa diktatörlerin, diktatörlük eğilimli liderlerin, hiç yok ya da çok azsa da başarısız, yetersiz liderlerin oluştuğu söylenir. Bütün dünyada, bu koşulları en iyi sağlayan ve herkesin en iyi liderlerden biri, hatta en iyilerinden biri dediği kişi ATATÜRK’tür. Tarih bize ülke olarak bu şansı bir kez vermiş. Şimdi önce ülkemiz adına daha sonraki liderleri düşünelim ve karar verelim; koşulları sağlayabilmişler mi?, sağlayabiliyorlar mı? Sonra kendimize dönelim ve yönetici olarak bu özelliklerin ne kadarına sahibiz bir gözden geçirelim. Bu gözden geçirme sonrasında, “evet, iyi bir yöneticiyim” deme şansımız kadar, “aman Tanrım, bir diktatörmüşüm” deme şansımızda var. Tabikabulü zor olsa da “yetersiz ve başarısızmışım” cümlelerinin çıkma olasılığını da unutmamak gerekir.