SİYASİ VİZYON Haluk ÖNEN
ARI Hareketi eski Genel Koordinatörü
Yeni Yasama Döneminin Önceliği Seçim Sistemini Değiştirmek Olmalıdır
 
Türkiye’de iktidar partisi sürekli temsili demokrasiden katılımcı demokrasiye geçiş konusunda demeçler verse de öncelikle temsili demokrasinin ‘en doğru şekilde’ uygulanması gerekiyor. Yeni yasama dönemi 1 Ekim 2006’da başladı. TBMM’nin bu dönemde temsili demokrasiyi uygulamak için atması gereken adımlar bulunuyor. ARI Hareketi olarak, seçilme yaşının 25’e düşürülmesi, seçimlerde % 30 cinsiyet kotası uygulanması, ülke barajının yüzde 5’e düşürülmesi, ön seçim şartı konması, Türkiye Milletvekilliği uygulamasına geçilmesi, seçim ittifaklarının yasal hale getirilmesi konusunda TBMM’yi gerekli düzenlemeleri yapmaya davet ediyoruz.

Başbakan ERDOĞAN’ın “...temsili demokrasiden katılımcı demokrasiye geçiş sürecinde...” diye başlayan demeçlerini daha önceki dönemlerde de duymuş olmamıza rağmen, 1 Ekim 2006’da başlayan 22. Dönem 5. Yasama Yılında da Türkiye’nin katılımcı demokrasi bir yana, temsili demokrasiyi dahi doğru biçimde uygulamadığını görüyoruz.

Kadınları ve gençleri parlamentodan uzak tutan, seçmen iradesinin parlamentoya yansımasını engelleyen, milletvekillerini milletin değil liderin sözcüsü haline getirerek tek adam partilerine yol açan mevcutsiyasi partiler ve seçim kanunlarıile Türkiye`de temsili demokrasinin gelişmesi ve katılımcı demokrasiye geçiş mümkün değildir.

ARI Hareketi olarak Türkiye Büyük Millet Meclisi`ni, 5. Yasama Yılının hemen başında seçim sistemini gündeme alarak Anayasa`da ve ilgili kanunlarda aşağıdaki düzenlemeleri yapmaya davet ediyoruz:
• Seçilme yaşı 25’e düşürülmelidir: ARI Hareketi tarafından 2002 Mayıs ayında düzenlenen 3. Genç Net Konferansı’nda gençliğin siyasi alandaki en büyük talebi olarak karşımıza çıkan “seçilme yaşının 25’e indirilmesi” ile ilgili kanun değişikliği, başka kanun önerileri ile aynı paket içinde sunulmayacak şekilde düzenlenmeli ve 2007 seçimlerinde uygulanabilir hale getirilmelidir.
• Seçimlerde % 30 cinsiyet kotası uygulanmalıdır: TBMM’deki % 4,4’lük yetersiz kadın temsil oranı göz önüne alındığında kadınların en az % 30 temsil ve katılımı yasal zorunluluk olmalıdır.Bu doğrultuda:

Siyasi partilerin her derecedeki teşkilatı, grupları ve kongrelere katılacak seçilmiş üyeler, her bir cinsiyetin en az %30 temsili esaslarına uygun düzenlenmeli,

Milletvekili seçimlerinde, adaylığını koymuş olanlar arasından, kadın ve erkeklerin ayrı listelerle katılacağı bir ön seçim yapılmalı ve her bir cinsiyetin en az % 30 temsili sağlanmalı, bu temsil oranı298 sayılı Seçim Kanunu’nda da yer almalı,

Ayrı listeler halinde seçilen kadın ve erkek adaylar, ön seçimlerde aldıkları oy büyüklüğüne göre, fermuar sistemiyle tek liste haline getirilmeli; merkez adaylarının de yer alacağı son liste, her cinsiyetin en az % 30 temsiline sadık kalınarak listedeki ilk iki adayın ayrı cinsiyetten olması ve birbirini izleyen üç adayın da aynı cinsiyetten olmaması esasına göre hazırlanmalıdır.

• Ülke barajı % 5`e düşürülmelidir: Türkiye’nin insan hakları ile ilgili taraf olduğu tüm sözleşmelere aykırı olan % 10’luk ülke barajı temsilde adaleti büyük oranda zedelemektedir. Anımsamak gerekirse bir önceki seçimlerde, oyların % 34.3’üyle milletvekillerinin % 66’sını kazanan bir iktidar, % 19.4 ile milletvekillerinin % 32’sini kazanan bir muhalefet ve toplam ülke oylarının yalnız % 54’ünün temsil edilebildiği bir meclis ortaya çıkmıştır. Avrupa Birliği ülkelerinde baraj uygulaması ve seçimler incelendiğinde başka hiç bir ülkede olmayan bu oranın makul bir seviye olarak düşündüğümüz %5’e indirilmesi temsilde adaletin büyük ölçüde sağlanması bakımından önemlidir.

• Ön seçim şartı konmalıdır: Seçimlerde partilerin adayları liderler ve liderlerin yakın çevreleri tarafından belirlenmektedir. Milletvekilleri bir kez daha seçilmenin yolunun lideri memnun etmekten geçtiğini bildikleri için seçmenin değil, liderin iradesini temsil etmektedirler. Bu durum parti içi demokrasini gelişmesini engellemekte ve tek adam partileri çıkarmaktadır. Türkiye`de siyasi partilerin kurumlaşmasını sağlamak, parti içi denge ve denetleme mekanizmalarını mümkün kılmak ve parti içi demokrasiyi hayata geçirmek için hem yerel hem de genel seçimlerde tüm partilerin adaylarını önseçimle belirlemeleri şart haline getirilmelidir.

• ‘Türkiye Milletvekilliği’ uygulamasına geçilmelidir: Aktif siyasetin içinde bulunmamalarından dolayı siyasi tabandan mahrum olan, bu nedenle de ancak uzmanlıkları nedeniyle partilerin milletvekilleri yapmak isteyecekleri kişiler için, Anayasa’ya uygunluk sorunu giderilerek ‘Türkiye Milletvekilliği’ uygulamasına geçilmelidir. 100 adet Türkiye Milletvekili ülke barajını geçmiş olma şartı aranmasızın her partiye aldıkları oy oranına göre dağıtılmalıdır. Bununla birlikte, Türkiye Milletvekilliği, % 10 barajının düşürülmesinin muadili olarak görülmemelidir.

• Seçim ittifakları yasal hale getirilmelidir: Mevcut siyasi partiler ve seçim yasası programları göreceli olarak birbirine yakın olan partilerin bir program etrafında ve tek listeyle seçime girmelerine olanak tanımamaktadır. Siyasette uzlaşma kültürümüzün gelişmesi ve seçmen tercihlerini parlamentoya daha iyi yansıması adına siyasi partilerin seçimlere ortak listeyle girmeleri yasal hale getirilmelidir.

Ülkemizdekisiyasi sistemindeki tıkanıklığa çözüm üretmek üzere 12 yıl önce yola çıkan ve ARI Hareketi,geleceğin toplum lideri olarak gördüğü gençleri ile birlikte yukarıdaki konuların takipçisi olmaya devam edecektir.