SİVRİ SİNEK SAZ Av. Talat METE
Sarıgül’ün değişim hareketi
 
Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül’ün “değişim hareketi” adını verdiği siyasi oluşumu, yakın geçmişte, 1980 li yıllardaki Cem Boyner’in “yeni demokrasi hareketi” adlı siyasi oluşumunun başlangıcına benziyor.

Cem Boyner’ino tarihlerdeki, yeni demokrasi söylemleri, projeleri, değişen Türkiye’nin yeni dünya sahnesinde alması gerekli rollere ilişkin önerileri, her kesimin hoşuna gidiyor ve tüm ülkede beğeni ile takip ediliyordu. Hatta siyasi parti olmadan önce yapılan kamu oyu yoklamalarında % 14-16 seviyelerinde seyreden bu hareket, siyasallaşıp ilk seçimlerde % 1-2 seviyesinde kalınca, hareket de siyaset sahnesinden başkanı Cem Boyner ile birlikte silip gitmiş ve Türk siyaseti Cem Boyner gibi ufku geniş, her sorun için proje üretebilen bir insanı siyaseten kaybetmişti. Neyse ki iş dünyasında başarılı bir şekilde var olması sevenlerinin üzüntüsünü bir nebze hafifletiyor.

Şimdi gelelim “ değişim hareketine “. Mustafa Sarıgül’ün, uzun zamandan bu yana CHP dışında(önce içerisinde denedi. Ancak, merkezi yönetime çöreklenmiş, sözüm onlara demokratdinazorlar,çokzor engeller oluşturmuşlardı. Türlü oyunlar, engel üstüne engel oluşturunca ve Sarıgül partiden uzaklaşınca bu yolu yeğlemesi çok doğaldı)yürüttüğüsiyasal değişim hareketine.

Sarıgül, CHP içerisinde yürütmeye çalıştığı değişim hareketi türlü engellere takılınca, bu kez CHP dışında var olan sosyal demokrat partiler ve sosyal oluşumlarla birlikte bir birliktelik yaratmak istedi. Ancak becerilemedi. Bunun da önemli nedeni “sosyal demokrat tutuculukve kendini sosyal demokrat zanneden kimi insanlarımızın bir türlü üzerinden atamadığı, ben olmazsam olmaz türünden, bireysel bencillik tutkularıdır”. Ülkemizin değişime ihtiyacı var mı ? Elbette var. Hem de nasıl var. Ancak bu hayati ihtiyacı, çok ciddi biçimde ve tüm halkın kalbine beynine aktararak, anlatarak ve güven vererek yerleştirmek lazım. Bunu becerebilecek olan da, halkla bütünleşmeyi becerebilmiş olan Mustafa Sarıgül’dür.Değişim hareketi, yeni demokrasi hareketinden bazı önemli dersleri alarak yürümelidir. Yeni demokrasi hareketi, neden siyasallaşınca oy alamadı, yönetim zaafları nelerdi, halkla nasıl bütünleşemedi. Bu konuların iyi irdelenmesi gerekli.
Sarıgül bu tahlilleri mutlaka yapmıştır ve yapmaktadır. Çok düzgün akıllı ve ufku geniş dünya’yı her alanda okuyabilen geniş bir kadro oluşturabilirse, Türkiye’nin 21.yy da alması gerekli rolü iyi anlatabilirse, içinden geldiği halkla bütünleşebildiğinde ve kadrosunu bütünleştirebildiğinde başarılı olmaması imkansız.

Ortam çok elverişli. Yeni ve herkesi kucaklayan, sevgi ile bağlayan, insanın manevi dünyasında kalması gerekli duyguları ve olgulara öne çıkarmayan, mahalle baskılarının akla bile gelmediği, tüm halkın mutluluğu ve refahı için projeler üretmeye çalışan, gerginlik politikası yerine sevgi ile ortaklaşa ve paylaşım içerisinde eserler yaratmaya çalışan, herkese aynı mesafede durabilen, yasama, yürütme, yargı üçlemesine son derece saygılı bir siyasal ortam herkesin özlemi.

Sarıgül değişim hareketinde başarılı olabilir. Yeter ki, kendisini engellemeye çalışacak odaklardan kendini, arkadaşlarını ve hareketi uzak tutsun. Başarılar Sayın Sarıgül.

Helal sana Halis Ağa...
Toplumumuzun geleceğini ilgilendiren yığınla önemli sorun önümüzde dağ gibidururken, son günlerin en önemli konusu, herkesin malumu olduğu gibi Halis Ağanın yeni evliliği. Hele bu olayı gündem yaratmak için kullanan sözüm ona ünlü yazarlar, insanların kişilikleriyle de oynadıklarının farkında mı acaba?
Tabii buna izin verenlerin özel olarak ne tür anlaşma yaptıklarını bilmemiz mümkün değil. Ancak, bir olayın gazeteci olarak topluma, sübjektif duyguları da katarak kişisel yorumları ile yoğurup sunmak en azından okuyucuları, gazetecinin kendi duygularına doğru etkilemeye çalışması açısından ayıp ve etik değil. Kınamaya çalıştığım bu davranış. Yoksa kim, kim ile evlenmiş, ayrılmış, yatmış, kalkmış vs beni hiç ilgilendirmez. Hem kim bir başkasının çok yakını dahi olsa, özel yaşamlarında dört duvar arasında geçen olaylarını, onların duyguları ile bilebilir ki.
Söylediğim gibi, hiç kimsenin özel hayatı beni ilgilendirmez herkes, kendine ait hayatını kimseye zarar vermeden yasal koşullara da aykırı davranmadan dilediği gibi yaşayabilir.
Halis Ağa’nın yaşamı da böyle. Gazetelerde, televizyonlarda bu konu ile ilgili yazılanları okudukça, insan hayretler içerisinde kalıyor. Bir kimse, bir başkasının iç dünyasına ilişkin karar verebilir mi?Yahu sizi ne ilgilendirir insanların kiminle evlendiği, kiminle beraber olduğu, kimin kime aşık olduğu, kimin kimi sevdiği. Kim kimi sevecek, kiminle evlenecek, kiminle arkadaşlık edecek,buna çocukları dahil başkaları mı karar verir ?
Biz başkalarının özel hayatlarını izlemeye ve onlar adına karar vermeye ne kadar meraklı bir toplumuz. Bunu böyle söyleyince, cevap hazır, efendim Halis Ağa ünlü ve toplumca bilinen bir kişi. O nedenle yaptıkları önemli. Böyle bir gerekçeye kimsenin sığınmaya hakkı yok. Halis Ağa’nın yaptığı, Dünya’nın yer yerinde olan, hele Ülkemizin her yerinde gerçekleşen yasal ve kanunların koruduğu bir evlilik olayı.
Neymiş efendim. Arada çok yaş farkı varmış, ayıpmış, mış, mış, mış….
Yahu size ne. Alan memnun, veren memnun.Bakın size anlatayım. Hadi gidin, medeni yasanın emredici koşulu dışında, dini nikahla2 hatta 3 karısı olan ünlülerle konuşmalar yapın ve topluma anlatın. Esas suç olan, ayıp olan davranış bu. Ülkemizde o kadar yaygın ki bunları açıklayan yok. Hatta, çokluğundansanki doğruymuş gibi kadınıyla erkeğiyle kabul ediyoruz bu durumu. Ama hiçbir kesimde buna tık diyen yok. Adam bir gün yasal karısına, diğer gün dini nikahlısına, bir diğer gün diğer dini nikahlı karısına gidiyor, aldıran yok. Halis Ağa yasal bir evlilik yapıyor, eşinin yaşı kendisinden küçükmüş diye kıyamet kopuyor. Bunun adına kıskançlık denir. Helal olsun sana Halis Ağa. Beline kuvvet. Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül’ün “değişim hareketi” adını verdiği siyasi oluşumu, yakın geçmişte, 1980 li yıllardaki Cem Boyner’in “yeni demokrasi hareketi” adlı siyasi oluşumunun başlangıcına benziyor.

Cem Boyner’ino tarihlerdeki, yeni demokrasi söylemleri, projeleri, değişen Türkiye’nin yeni dünya sahnesinde alması gerekli rollere ilişkin önerileri, her kesimin hoşuna gidiyor ve tüm ülkede beğeni ile takip ediliyordu. Hatta siyasi parti olmadan önce yapılan kamu oyu yoklamalarında % 14-16 seviyelerinde seyreden bu hareket, siyasallaşıp ilk seçimlerde % 1-2 seviyesinde kalınca, hareket de siyaset sahnesinden başkanı Cem Boyner ile birlikte silip gitmiş ve Türk siyaseti Cem Boyner gibi ufku geniş, her sorun için proje üretebilen bir insanı siyaseten kaybetmişti. Neyse ki iş dünyasında başarılı bir şekilde var olması sevenlerinin üzüntüsünü bir nebze hafifletiyor.

Şimdi gelelim “ değişim hareketine “. Mustafa Sarıgül’ün, uzun zamandan bu yana CHP dışında(önce içerisinde denedi. Ancak, merkezi yönetime çöreklenmiş, sözüm onlara demokratdinazorlar,çokzor engeller oluşturmuşlardı. Türlü oyunlar, engel üstüne engel oluşturunca ve Sarıgül partiden uzaklaşınca bu yolu yeğlemesi çok doğaldı)yürüttüğüsiyasal değişim hareketine.

Sarıgül, CHP içerisinde yürütmeye çalıştığı değişim hareketi türlü engellere takılınca, bu kez CHP dışında var olan sosyal demokrat partiler ve sosyal oluşumlarla birlikte bir birliktelik yaratmak istedi. Ancak becerilemedi. Bunun da önemli nedeni “sosyal demokrat tutuculukve kendini sosyal demokrat zanneden kimi insanlarımızın bir türlü üzerinden atamadığı, ben olmazsam olmaz türünden, bireysel bencillik tutkularıdır”. Ülkemizin değişime ihtiyacı var mı ? Elbette var. Hem de nasıl var. Ancak bu hayati ihtiyacı, çok ciddi biçimde ve tüm halkın kalbine beynine aktararak, anlatarak ve güven vererek yerleştirmek lazım. Bunu becerebilecek olan da, halkla bütünleşmeyi becerebilmiş