Dr. M. ATAMAN AKSÖYEK

Avrupa Birliğinin Geçmişine Kısa Bir Bakış-2
 
Fransa’nın Anayasası’nın değişmesiyle ilgili referandumdan Başkan de GAULE’ün önerdiği sonucun çıkmaması üzerine General’in istifası İngiltere’ye uyguladığı engellemenin kalkacağı umutlarını getirdi. Nitekim, Fransa’nın yeni Cumhurbaşkanı Georges POMPIDOU, ülkesini, AET içinde, Fransa’ya yöneltilen eleştirilerden kurtarmak için, General de GAULE’ün politikasını terk ederek, 1969 Aralık ayında La Haye zirve toplantısında İngiltere’nin üye olması “ilkesini” kabul etti.
 
İngiltere, İrlanda ve Danimarka’nın katılımı ile AET kuzeye doğru ilk genişlemesini gerçekleştirdi. Altıların sayısı dokuza yükseldi (Norveçliler, hükümetin müzakere ettiği katılımı kabul etmediler)

Genişlemenin yanında, derinleşme de gündeme gelmişti. Willy BRANDT ve Geoges POMPIDOU, 1970 yılında, FAC bakanlarından Herbert WERNER’in hazırladığı, para ve ekonomik birliğin oluşturulmasına yönelik birinci planı üzerinde mutabık kaldılar. Bu planda, ekonomik kararların alınacağı ekonomik bir hükümet öngörülüyordu.

Ulusal bağımsızlığı konusunda hassas olan Fransa’nın bütçe ve vergi bağımsızlığını reddetmesi eğilimi dikkate alınarak belge yumuşatıldı

Richard NIXON döneminde, 15 Ağustos 1971 tarihinde altın temelini terk etmesi, yürürlükte olan uluslararası para sistemini bozdu ve 1972 yılında para tüneli (serpent monétaire) sistemine geçildi. 1974 yılında ekonomik krizle birlikte İngiliz Sterlin’i ve İtalyan Lireti’nden sonra Fransız Frank’ı da dalgalanmaya bırakıldı.

1970 - 80 yılları arası, Avrupa girişimciliğin ve projelerin arttığını, 1930 yılları aksine ulusal çıkarcı reflekslerin yerini, dayanışmanın aldığını görüyoruz.

Helmut SCHMIDT ve Valéry Giscart d’ESTAING’ in başlattığı diyalog, Avrupa’nın gereksediği dinamizmi getirdi. 1974 yılının Aralık ayında, Fransa’nın bakış açısından taviz vermesi üzerine “Zirve” diye isimlendirilecek olan devlet ve hükümet başkanlarından oluşan “Avrupa Birliği Konseyi” oluşturuldu. 1976 yılı Temmuz ayında, General de GAULE, ve Georges POMPIDOU’nun başından beri reddettiği, Avrupa Parlamentosu’nun doğrudan seçimlerle oluşması da kabul edildi ve ilk seçimler 1979 yılında yapıldı.

1979 yılında Avrupa Para Sistemi (SME) kabul edildi. Bu sistem, etkin olarak dayanışmayı ve paranın % 2,25 oranında dalgalanma içinde karşılıklı desteklenmesi kuralını getiriyordu.

1980 yılında Topluluk güneye doğru ikinci bir genişlemeyi yaşadı. Üye sayısı dokuzdan on ikiye çıktı. Diktatörlüklerden kurtulan İspanya (1986), Portekiz (1986) ve Yunanistan (1989) Avrupa Topluluğu’na üye oldular.

1981 yılında ECU ( European Currency Unit) ismi verilen ortak bir hesap oluşturuldu.

1980 yılları başında Avrupa Topluluğu için yeni bir kriz döneminin işaretlerini görmeye başlıyoruz. İngiltere Başbakanı olan Margaret THATCHER, yeni mali kurallar koyulmasını talep ederek. Birlik içinde politik ve mali bir krizi başlattı. “İngiltere’nin gereğinden çok ödediğini” öne sürerek belli bir miktarın geri ödenmesini istedi.

1981 yılında Fransa’da sosyalistler iş başına geldiler ve François MITTERRAND Cumhurbaşkanı oldu. Sosyalistler kendilerini ekonomik bir yol ayırımında buldular. Fransız sosyalistleri ya Avrupa’da genel havaya uyup sosyal gelişmeleri frenleyeceklerdi veya, Frank’ı Avrupa Para Birimi’nden çekecekler ve sosyal reformları yapacaklardı. Fransa, Avrupa Para Birimi’nde kalmayı ve “sol” politikalarını terk etmeyi tercih etti.

Başkan MITTERRAND ile Şansölye Helmut KOHL arasında başlayan diyalog, Fransa – Almanya çiftinin yeni baştan Avrupa’nın yapılanmasının motoru olma şansını getirdi.

Avrupa’nın yeni bir hamle yapması, 1955 Messine, 1969 La Haye konferanslarını andıran, 1984 Fontainbleau konferansı ile başlar. Bütçe krizi çözülmüştür. Fransız – Alman ekseni İngiltere’yi ikna etmişler ve bir milyar ECU talep eden Margret THATCHER’i 600.000 ECU’ye razı etmişler ve Avrupa’nın ilerlemesinin önünü kesmesini engellemişlerdir.

1986’da, Avrupa Komisyonu Başkanı olmuş olan, MITTERRAND’ınEski Ekonomi Bakanı (1981) Jacques DELORS“Avrupa Tek Senet”ini (l’Acte unique Européen) kabul ettirir. Belge, 1 Ocak 1993’te başlayacak, sermayenin, hizmetin, emeğin ve malların serbest dolaşacağı bir “Tek Pazar” öngörmektedir. Plan, toplumsal yapıların, sosyal güvenliğin, araştırmanın gelişmesini kararlaştırmaktaydı.

1989 – 1991 Avrupa’da büyük değişikliklerin olduğu yıllardır. Halk Cumhuriyetleri ve SSCB yıkılır, Demokratik Alman Cumhuriyeti, Federal Almanya’ya ilhak edilerek Topluluğa katılır. Coğrafi ve ekonomik Avrupa’nın çakışması artık gündemdedir.

1995 yılında üç yansız ülke, Finlandiya, İsveç ve Avusturya, Avrupa Topluluğu’na üye olur;

7 Şubat 1992’de Maastricht Anlaşması ile Topluluk “Birlik” adını alır, ekonomik ve para birliğini kurmaya karar verir“Birlik vatandaşlığı” gibi yeni kavramlarla derinleşmesi söz konusudur. Üye ülke vatandaşlarına bulundukları ülkelerde Avrupa Parlamentosu ve belediye seçimlerinde seçme ve seçilme hakkı tanınmış, Avrupa Parlamentosu’nun güçü arttırılmıştır. Maastricht Antlaşması, Avrupa ekonomik ve para birliğini, tek parayı,yeni kurumları da getirmekteydi. Anlaşma, Sosyal bir Avrupa öngörüyor, yargının ve polisin işbirliğinin gelişmesi için gerekli kararları alıyor ve o güne kadar çok sözü edilen “Ortak Güvenlik ve Dış Politika Birliğini ön görüyordu. “(Politique étrangère et de sécurité commune – PESC).

Daha evvel işaret ettiğim gibi, ortak güvenlik 1945 yıllarından bu yana gündemde olan zaman zaman canlanan, zaman zaman buz dolabında unutulan bir konuydu.1990’lı yıllarda korkulan SSCB’nin kaybolmasına, iki Almanya’nın birleşmesine rağmen yeni baş gösteren tehditler ve özellikle yükselen terör Avrupalılar’ı konuya eğilmeye itti. Ve, 1945’ten beri savaşı unutmuş olan Avrupalılar Yugoslavya iç savaşı (Bosna) ile kendilerini sıcak savaşla karşı karşıya buldular. Avrupalılar’ın fark ettikleri başka bir şey de, PESC’e rağmen Avrupa’daki bir krizi çözmekten aciz olduklarıydı. ABD ve NATO’nun müdahalesiyle durum kontrol altına alınabildi. 1995 yılında yapılan Dayton Antlaşması bir yönüyle Avrupalılar için kendi başlarının çaresine bakamayacaklarının da belgesiydi.

Konuyu daha iyi anlatabilmek için biraz daha geriye gidersek, 1954 yılında Fransa ve İngiltere’nin etrafında birleşen Avrupalılar’ın Brüksel Antlaşmasıyla daha sonra ismi Batı Avrupa Birliği – BAB olan (Union de l’europe occidentale – UEO) olan birliği kurduklarını hatırlarız. Bu askeri birimin başına, İkinci Dünya Savaşı’nın ünlü isimlerinden Mareşal MONTGOMERY getirildi.

İngiltere’nin Kıt’a Avrupa’sında çok sınırlı askeri birliği vardı. Tahsis edilen Fransız birliklerinin de donatımları eksikti. Süre içinde, Çin-Hindi savaşı dolayısıyla, içeriği daha da boşaltıldı. Almanya, birliğin üyesi olmamasının yanında henüz bir orduya da sahip değildi. 15 - 16 Şubat 1990 yılındaFontainebleu (İtalya)’de yapılan bir toplantıda, Konuşmacı Albay PUJO, projenin, “Avrupa’da bütün devletlerin silahlarını bıraktığı bir döneme geldiğini, içinin boş ve yapmacık” olduğunu söyleyecektir.

Avrupa ülkeleri, Sovyet tehlikesine karşı, Amerika’nın hakimiyetine girme pahasına NATO şemsiyesi altında buluşacaklardır. NATO’nun komutanları hep ABD subayları olacaktır. Avrupa silahlı kuvvetleri, NATO’yla ilişkileri sebebiyle, ABD idari sisteminin, EISENHOWER ve KENNDY dönemlerinde aldığı örgütlenmeyle ilgili askeri kararları kendileri için de uygulamaya koydular.

1977 – 1983 yıllarında yaşanan füzeler krizinde Avrupa ülkelerinin eksiklikleri bir kez daha gündeme geldi ve 1987 La Haye zirve toplantısında “güvenlik ve savunma” politikasının yokluğunda Avrupa’nın tamamlanmamış olacağı saptamasını yaptılar.

1992 Maastricht zirvesinde de “Ortak dış politika ve güvenlik (AGSP)” politikası kararı alındı. (J4-V.) AB yeni bir hamlelerinden birini yapmaya hazırlanıyor gibiydi.Amsterdam Zirvesi’nin hukuki zemini hazırlanmış olmasına rağmen, Avrupa’nın bizatihi kendisi böyle bir politika için hazırlıklı değildi bu yolda oluşmuş bir politik irade birliği oluşmuş olmaktan uzaktı. 1992 – 1996 yıllarının politik havasındaki balkan krizi, İngiltere’de iktidarda olan muhafazakar“eurosceptique” hükümet gerekli iradenin oluşmasına izin vermiyordu.

Aralık 1998 Saint-Malo toplantısı öncesi Fransa ile İngiltere arasındaki müzakereler durgunluğu çözdü ve 3 – 4 Haziran 1999 K