AB PANORAMA Dr. Cengiz AKTAR
Bahçeşehir Üniversitesi AB Merkezi Başkanı ve Vatan Yazarı
Makul ile macera arasında bölgesel güç halleri
 
Bölgesel veya küresel gücün tanımı kendinden menkul olur mu? İddia sahibi ülke gücünü ikide birde ilân eder mi? Ederse bu bambaşka bir güç anlayışına karşılık gelmez mi? Başbakan’ın dışpolitikasının ana teması olan İsrail karşıtlığının son Lübnan ziyareti esnasında Çandar’ın aktardığı şu son tezahürüne bakın: ‘İsrail, Lübnan'a en modern hava gücü ve tanklarla kadınlar ve çocukları öldürmek, okulları ve hastaneleri yıkmak üzere gireceğini ve bizim buna sessiz kalacağımızı mı düşünüyor.’ Hükümet Türkiye’ye bölgesel jandarmalık rolü mü biçiyor?

Görece ekonomik performans ile siyasi istikrar millî devaynas› ifllevi görüyor, ak›llar› bafltan al›yor. Bölgesel liderlik aray›fl› macera, jandarmal›k, padiflahl›k, hilafet, Osmanl› s›fat› tafl›yan bir dolu z›rva aras›nda gidip gelirken Allah’tan makul giriflimlere de tan›k oluyoruz. Bu çerçevede hükümetin ‘Barış ve Refah Alanı Ortadoğu’ şiarıyla başlattığı bölgesel girişim geçenlerde ‘Levant Doğu Akdeniz Dörtlüsü’ olarak hayata geçti.

Girişimin Türkiye ayağı TOBB ve DEİK’in açıkladığı 14 başlıkta toplanan 75 hedeften bazıları şöyle: Mersin-Basra demiryolu ve otoyolu; Mersin-Halep-Şam-Amman-Akabe otoyolu; Hicaz demiryolu ıslahı; Mersin-Suriye ve Mersin-Beyrut feribot seferleri; Mersin ile Antep’ten Şam, Beyrut ve Amman’a tarifeli uçak seferleri; Ortak sanayi bölgeleri kurulması, kadınların iş hayatına katılması, gençlerin girişimciliğinin özendirilmesi; Bankaların karşılıklı şube açmasını kolaylaştırmak; Ortak Levant Bankası; Bölge şirketlerinin İMKB’de kote edilmesi; Doğu Akdeniz Tahkim Merkezi; İleri tarım teknikleri konusunda know-how transferi; Ortak petrol arama-çıkarma faaliyetleri ve Doğu Akdeniz’de ortak tetkik; Ülkelerarası mal ve hizmet hareketlerinin önündeki tarife dışı engellerin belirlenmesi ve kaldırılması, ülkeler arası gümrük kapıları modernizasyonu ve bekleme sürelerinin asgariye indirilmesi, ortak sınır kapıları; Bölge içi insan hareketliliğinin artırılması; ‘Levant Film Festivali, gençlik programları, spor müsabakaları (Levant Kupası); Üniversiteler ağı ve İbn-i Haldun değişim programı; Arapça ve Türkçe eğitiminin yaygınlaştırılması…

Siyasi ve idari hedefler de, 2014’e kadar bütünleşmenin ilk sonuçlarının alınması, dört ülkeye yenilerinin katılması, 2015’te ilk ilerleme raporunun yayımlanması.

Tevazu ve ufuk
İşte size somut, ciddi ve makul bir gündem, ancak yine de kalenderliği elden bırakmamak gerek. Zira: Bizim mahallede Türkiye’nin eriştiği siyasi ve iktisadi standartlara yakın bir ülke olmadığı gibi bu ülkeler kendi aralarında sorunlu. Bu yüzden ekonomik ilişkiden fazlası şimdilik gerçekçi değil. Ama bu ülkeler, petrolcülerin birliğe katılmayacağı durumda Türkiye’nin alışılagelmiş pazarlarının yerini alabilecek potansiyele sahip değil. Kaldı ki petrol zenginleri katılsa dahi Türkiye arz açısından yeterli performansa, talep açısından da yeterli bir pazara erişemeyebilir. Dolayısıyla tüm yumurtaları bu sepete koymak akıl kârı değil.

Asean, Mercosur, Nafta, Efta, Comesa benzeri devletlerarası serbest ticaret alanlarında itici/çekici güç elbette önemli ancak bu gücün emperyal heveslerden kaçınması gerekir. Bunun yolu bilgi ile beceriyi paylaşabilmek. Bu bağlamda ‘gümrük birliği’ kendini kanıtlamış bir model.
Kendi iç ve dış siyasî sorunlarını tam çözememiş Türkiye’nin sesli bir biçimde başkasına nizamat vermeye kalkması inandırıcı olmaz. Ama uzun vadede Türkiye refahın yanında mutlaka demokrasiyi de seslendirecek bir konuma gelebilmeli. Aksi takdirde ‘tüccar ve ilkesiz devlet’ olarak sahnede yerini alır.
Türkiye kendi içdinamikleri, AB çıpası ve biraz da kısmet sayesinde bulunmaz bir ivme yakaladı. Gölgesinden korkan ve sorunlarını çözmekte çok zorlanan AB’nin yumuşak dönüştürücü gücünün bölgedeki taşıyıcısı haline geldi. Önce bir bölge ülkesinin kendisini dönüştürebileceğini göstererek, sonra da istikrarını ihraç etmeye çalışan girişimleri sayesinde… Levant Dörtlüsü ve vizesiz seyahat bu ihracatın ilk uygulamaları. Türkiye’nin konumu tüm aktörler yani tüm bölge ve AB açısından çok önemli. Maharet bu fırsatı öngörülü, mütevazı ve akılcı politikalara tahvil edebilmekte.