WILLY DE COOK

Biz Türkiye’yi Çok Seviyoruz, Çok Kuvvetli Bağlarımız Var
 
Türkiye’ye çok sık gelip gittim, dolayısı ile Türkiye’yi çok iyi bilirim. Kuşkusuz birçok Belçikalı gibi bende turist olarak Türkiye’yi gezmekten çok keyif alıyorum. Çünkü Türkiye, Belçikalılar için yurtdışına gitmek istediklerinde ilk tercih ettikleri ülkelerden bir tanesi.
 
Türkiye çok fazla avantaja sahip bir ülke. Sahip olduğu en büyük avantaj ise kurduğu güzel ilişkiler, yani bende birçok Belçikalı gibi Türkiye’yi defalarca ziyaret ettim. Aynı zamanda profesyonel kimliğimle hem federal dönemde hem de şimdi olduğu gibi bölgesel dönemde de ziyaretlerde bulunuyorum. Türkiye’nin zor dönemlerinde de iş adamlarıyla kontakt kurmak amacıyla ekonomik misyonlar gerçekleştirdik. Örneğin depremlerin yaşandığı dönemde Türkiye’ye finansman yardımı bulmak ve aynı zamanda Türk şirketlerinin projelerde kendilerine ortak bulabilmeleri için delegasyonlarla Türkiye’ye gelmiştim.

Bence Türkiye, çalıştığım Orta Avrupa ülkeleriyle birlikte en çok tanınan ülkelerden bir tanesi. Aslına bakarsanız, Türkiye en ayrıcalıklı ülkelerden biri. Sahip olduğu en büyük avantaj ise, jeostratejik konumudur. Türkiye bir kavşak noktasıdır, evet dünya haritasına baktığınızda bütün ülkeler bir kavşak noktası gibi gözükmektedir. Ama Türkiye gerçekten Batı ile Doğu arasındadır. Gelişmekte olan ve dışa açılan eski Sovyetler Birliği Cumhuriyetleri’nin, Orta Doğu’nun güneyinin ve Akdeniz Havzası’nın arasında kavşak noktasıdır.

Bu jeostratejik konum, yolların kesiştiği, ticari ilişkilerin merkezinde ayrıcalıklı bir konumdur. İstanbul’un da geçmişte, İpek Yolu üzerinde bulunduğunu hatırlatmakta fayda var. İstanbul’un bu konumu kendini tanıtmaya çalışan bu ülkelerle tekrar güncelleşebilir.

Kazakistan’a, Özbekistan’a ve Azerbaycan’a ziyaretlerde bulundum. Bu ülkelerin hatta Türkmenistan’ın bile Türkiye ile tarihi, kültürel bağlarının bulunduğunu saptadım. Ve şimdi bu ülkeler kendilerini batı ülkelerine kanıtlamak istiyorlar, işte bu mantıktan yola çıkarak şirketleri Türkiye ile birlikte bu saydığım ülkeler üzerinde çalışmaya yöneltme çabasındayım. Hiç şüphesiz Türkiye her zaman ayrıcalıklı bir ortak olacaktır.

İstanbul’a gelecek olursak, İstanbul’un yeri bizim için her zaman ayrı olacaktır. Türkiye’nin ticaret merkezi İstanbul olduğu için İstanbul’a her zaman özel bir ilgi besleyeceğiz. Ankara’nın da tıpkı İstanbul gibi bizim için yeri başka nedenlerden dolayı önemlidir. Çünkü Ankara büyük projelerin alt yapılarının karar verildiği, ülkenin önde gelenlerinin, politikacıların ikamet ettiği, bir şehir, Türkiye’nin başkenti olma özelliğini barındırmakta.

İstanbul’da bulunan Brüksel Kapital Ticaret Ataşemiz Sabih AKAY’la, ülkede önem kazanan ve öne çıkan başka ticaret merkezlerini de bulma konusunda duyarlı olması hususunda konuştuk. Böylelikle Belçikalı iş adamlarına bu şehirlerde de yapacak işler var diyebiliriz. Bu şehirleri de gösterip, tanıtabiliriz. Tüm bu ilişkiler, Ticaret Ataşemiz’in ekonomiden sorumlu kişilerle, ticaret ve sanayi odalarıyla, sivil toplum kuruluşlarıyla birlikte yeni şeyler keşfetmesiyle, çok daha fazla başarılı olacaktır.

Sizin de bildiğiniz gibi Brüksel’de, çok güçlü bir Türk topluluğu var. Bunu yabana atmamak gerek. Yani bağlarımız kuvvetli, biz Brüksel’deki Türk topluluğunu çok iyi tanıyoruz. Belçikalı turistlerin Türkiye’ye yapmış olduğu ziyaretler Türkiye’ye olan ilginin gitgide artmakta olduğunun bir göstergesidir. Benim fikrimi soracak olursanız Türkiye geleceğin en büyük ortaklarından birisi olma yolundadır. İşte tam bu noktada Ticaret Ataşemiz’e büyük görevler düşmektedir. Bünyemizdeki şirketlerle Türk şirketler arasında ortak projeler için ilişkiler kurulmalıdır. Bu projeler sadece Türkiye sınırları içerisinde geçerli olmamalı, az önce saymış olduğum ülkelerin pazarlarında da gerçekleştirilebilmelidir. Altyapı, elektrik gibi kapsamlı projelerde birlikte çalışılabilinmelidir, tüm bu ilişkileri sağlamak Ticaret Ataşemiz’in misyonları arasındadır.

Dediğim gibi bizler birer aracı niteliğindeyiz, bizim görevimiz insanları bir araya getirmektir. Yeni şirketler bulup onları da bu pazarda tanıtmak bizim en büyük misyonumuzdur. Türk şirketleriyle ortaklık kurdurduğumuz birçok şirket olmuştur. Bu tablo bizim gurur kaynağımızdır. Bizim misyonumuz her zaman ileriyi hedeflemektedir, yeni şeyler, yeni sektörler aramaktadır. Örneğin Aralık ayında İstanbul Ticaret Odası’nda gerçekleşen seminerde çevre sektörünü tanıttım. Bu konuda yapılacak çok şey var, çünkü Belçika’nın bu sektörde deneyimi çok. Özellikle de atıkların işlenmesi, suların arıtılması konularında.

Anladığım kadarıyla Türkiye’de bu probleme önem verilmesi gerektiğini kavradı. Türk pazarına bu konuyla ilgili çok şeyler kazandırabiliriz. Çünkü bununla ilgili yöntemler, fonlar olduğunu biliyoruz. Bu noktada yapabileceğimiz şey Avrupa ve uluslararası fonlar aracılığıyla gerçekleşen finans olanaklarını kullanmaktır.

Avrupa Birliği ve Türkiye arasındaki ilişkiye gelecek olursak bu konu benim yetkim dışındadır. Diyebileceğim tek şey müzakerelerin devam ettiği ve temennimin olumlu yönde sonuçlanması olduğudur. Müzakerecilerin işlerini iyi yapmalarını dilerim. Bu konuda ben herhangi bir safhada yer alamam. Çünkü benim buradaki görevim Türk ve Belçikalı şirketler arasında ilişki kurmaktır. İşin politik boyutuyla alakalı bir şey söyleyemem, benim burada olma sebebim Türkiye ve Belçika arasındaki ticari ilişkiler gelişiyor diyebilmektir. Sonuç ne olursa olsun Belçikalı bir iş adamının fikri değişmeyecektir. Hep aynı kalacaktır. Belçikalı iş adamları Türkiye’nin yeri konusunda ikna olmuştur. Bu ülkenin ticari ilişkilerdeki önemini kavramıştır. Her şeyin birlikte çalışmaya devam ederek, daha birçok büyük projelere imza atmak üzere sonuçlanmasını arzu ederim. Bu müzakerelerin sonucunda neler olur diye sorarsanız, buna bir cevap veremem. Benim yetkim dışındadır.

Kişisel olarak Türkler’de en takdir ettiğim özellik, güler yüzlü olmalarıdır. Bir Türk’le hemen dost olabilirsiniz. Türkler’in ilişkilerinde samimi olduklarını düşünüyorum. Profesyonel boyutta Türkiye’yi değerlendirdiğimde ise, son teknoloji cihazlar kullanan, gerçekten iyi organize olmuş, alanında uzman Türk şirketleriyle tanıştığımı söyleyebilirim. Ve İstanbul’a düzenli olarak geldiğim göz önünde bulundurulursa, şehirdeki gelişimin beni ne kadar mutlu ettiğini belirtmek isterim. Siz Türkiye’de yaşadığınız için bu gelişimi benim kadar net göremeyebilirsiniz. Çünkü her gün buradasınız ama ben performansı, gelişimi, insanları, sokakların, parkların düzenlemeleri görüyorum. Çok hızlı ve enteresan bir değişim olduğunun farkındayım.

Eklemek istediğim son mesaj ise, aslında diyebileceğim bir tek şey var Türkiye, Belçika’nın çok takdir ettiği bir ülkedir. Biz Türkiye’yi çok seviyoruz. Çok kuvvetli bağlarımız var. Belçikalılar yabancı kültürlere açık, merak duyan insanlardır. Umarım hep birlikte çok daha uzun yıllar çok daha iyi koşullarda yaşamaya, çalışmaya devam ederiz.