JOSÉ MANUEL BARROSO

Bırakalım En İyi Değerlerimiz En Kötü Önyargıların Karşısında Kazansın
 
Danimarka ve diğer Avrupa gazetelerinde yayınlanan karikatürler ve bunlara gösterilen tepkiler hassas ve önemli konuları açığa çıkardı. Bu karikatürler tüm dünyada birçok Müslümanı rencide etti. Bu hassasiyetlere ve dışa vurumlarına barışcı bir protestoyla – bu tüm açık toplumlarda temel bir haktır - saygı göstermeliyiz.

Ben Cumhurbaşkanı RASMUSSEN’in açıkça hükümetin Islam’a dünyadaki başlıca dinlerden biri olarak saygı duyduğunu ve Müslümanları rencide etmek gibi bir niyeti olmadığını ve bu tür etkinlikleri desteklemediğini belirttiği açıklamasındaki görüşlerine katılıyorum. Ben bugün şahsen İslami medeniyetlere ve onların Avrupa’ya yaptığı ve yapmaya devam ettiği katkılara olan derin saygımı belirtmek istiyorum.

Komisyonu kaygılandıran çoğunluğun karikatürlere gösterdiği barış içindeki tepkiler değil. Asıl kaygılandıran azınlığın gösterdiği vahşi tepkiler, birçok Müslüman’ın yadsıdığı tepkiler.

Dolayısıyla Komisyon Gaza’daki ofisimize ve üye ülkelerin, özellikle Danimarka’nın, misyonlarına karşı yapılan zorbalığı en sert şekilde kınıyor. İlginç olan bu misyonların amacı bu insanların kendi ülkelerindeki yaşantılarına gerçek faydalar sağlamak.

Ticari boykot bu konuya dikkat çekmek için uygun yöntem değil. Bu tüm tarafların ekonomik faaliyetlerine ve AB ile ilgili ülkeler arasında gelişen ticari bağa zarar verir. Açıkça belirtelim ki Danimarka ürünlerine boykot uygulamak tüm Avrupa ürünlerine uygulamak anlamına gelir.

Danimarka Cumhurbaşkanı ile konuştum ve Komisyonun dayanışmasını bildirdim. Bu dayanışmayı Danimarka vatandaşlarına da duyurmak istiyorum. Onların temsilcilerini kabul ettim.

Komisyon Avusturya Başkanlığı ve diğer katılımcılarla bu problemi en barışçı ve rasyonel şekilde çözmek için çalışmaya devam edecek.

Bu olay daha geniş konular ortaya çıkarıyor. Bizim Avrupa toplumu olarak çıkış noktamız tüm insanların özgür, bağımsız, eşit ve sorumlu olduklarıdır. Bu prensipleri korumak zorundayız.

Düşünce özgürlüğü Avrupa’nın değerlerinin ve geleneklerinin bir parçası ve tartışılamaz. Diğer tüm özgürlükler gibi muhafaza edilmesi kişilerin sorumlu kullanmasına bağlı. Hükümet veya diğer kamu yetkilileri kişilerin belirttikleri görüşlerini belirlemiyor veya onaylamıyorlar. Aksine bu kişilerin belirttikleri görüşleri sadece kendilerini bağlıyor, bir ülkeyi, toplumu veya dini bağlamıyor. Biz de başkalarının aksini düşünmelerine izin vermemeliyiz.

Düşünce özgürlüğü sadece bir düşünceyi ilan etme olasılığı için değil ayrıca eleştirmek için de temel oluşturur.

Düşünce özgürlüğünün de sınırları var. Buna saygı gösterilmeli. Bunlar Avrupa Birliği üye ülkelerinin kanun ve hukuk sistemlerinde belirtilmiş ve uygulanmaktadır. Kanunun dışına çıkmak kabul edilemez.

Din özgürlüğü de tartışılamaz. Din özgürlüğü bireylerin ve toplulukların temel haklarından biridir, tüm dini inançların ve tüm uygulamalarının bütünlüğü için saygı gerektirir.Müslümanlar da ibadetlerini diğer dinlerin ve inançların yandaşlarıyla eşit koşullarda yerine getirebilmelidirler.

Avrupa Birliği ve Üye Devletleri AB içerisindeki, komşu ve diğer Müslüman ülkelerdeki farklı topluluklar arasında diyaloglar düzenlediler.

Düşünce özgürlüğünün koruması altındaki güçlü ama barışçı düşüncelerin diyaloğu sayesinde karşılıklı anlayış derinleştirilebilir ve karşılıklı saygı kurulabilir. Ben kültürler ve dinler arasındaki diyaloğu teşvik ediyorum ve teşvik etmeye devam edeceğim. Bu diyalog önyargıyı değil toleransı esas almalı ve düşünce özgürlüğü, din ve bunlarla ilgili konular hakkında olmalı. Zorbalık diyaloğun düşmanıdır. Biz aşırılık yapan azınlığın kazanmasına izin vermemeliyiz. Bırakalım en iyi değerlerimiz en kötü önyargılar karşısında kazansın.

Referans: Konuşma/06/86 Tarih: 15/02/2006 Avrupa Parlamentosu / Strasburg