İĞNE Bedii OKYAY
Alışveriş merkezleri
 
Gün geçmiyor ki herhangi bir yerde yeni açılmış bir alışveriş merkezihaberi medyaya yansımasın. İstanbul gibi büyük şehirlerde yapımı planlanan onlarca yenilerinin yanında Anadolu da alışveriş merkezi olmayan il kalmadı desek yeridir.Görsel anlamda her biri son derece modern yapılarda birbirinden şatafatlı dükkanların yer aldıkları bumerkezler içlerine girilip gezildiklerinde gerçekten de insanlara keyif ve mutluluk veren mekanlar. Ekonomik anlamda değerlendirildiklerinde acaba böyle mi?fiüphesiz ki bu kadar çok alışveriş merkezi açılması iç ticaret dinamizminin bir göstergesidir.Ancak sorun bu kadar çok perakende işini yaşatabilecek oranda alım gücü arttırılabiliyor mu da düğümleniyor.Bireysel krediler,kredi kartları,tüketici reklamları,uzun vadeli taksitler gibi alışverişi pompalayan araçlarla belirli bir süre iç ticareti canlı tutabilirsiniz, ama nereye kadar? Sonunda bu tüketim eğer bir üretime dayanmıyorsa süreli olması mümkün değildir.
Üstüne üstlük alışveriş merkezlerindeki dükkanlarda satılan malların büyük çoğunluğu ithal mallardan oluşmakta,bir anlamda ithal para ile yapılan borçlanmalar ithal edilen mallar ile tekrar yurt dışına transfer edilmektedir.
Üretmeyen ama üreyen,üretmeyen ama tüketen toplumların sonu hüsrandır. 2007 yılında biri Nişantaşı da bir diğeri Gayrettepe de yapılan iki alışveriş merkezinin toplam maliyeti 300 milyon dolar iken son 5 yılda 26 ilde,10.000 kişiye iş olanağı sağlayan gerçek yatırımlar(fabrika,imalathane vs)için harcanan para 226 milyon dolardır.Tek başına bu örnek bile bu ülkenin kıt kaynaklarının nasıl verimsiz alanlarda heba edildiğinin bir göstergesidir.Burada bu merkezleri yapan girişimcilere bir sözümüz yok, bizim şikayetimiz böyle bir ekonomik yapı yaratarak sermaye sahiplerini üretken yatırımlardan soğutanülkemiz yöneticilerinedir.Çalışan ve kar ederek yaşamlarını sürdüren işletmeler,bu işletmelerin sahipleri ve bu işletmelerde çalışarakgelir elde eden insanlar olmadan sadece hizmet sektörü ile perakende ticaretin yaşama şansı olabilir mi?Yaratılan tüketim toplumu 100 milyar YTL’e ulaşan bireysel kredi ve kredi kart borçlarını daha nereye kadar öteleyebilecekler,daha ne kadar süre alışveriş yapabileceklerdir?
2008 yılında dünyayı sarsmaya başlayan ekonomik kriz ve borç bulmada yaşanan sıkıntılar bu yalancı baharın sonlarına gelindiğinin açık belirtileridir.
Bilinen sözdür.
Borç yiğidin kamçısıdır,ama yiğit falakaya yattığının farkında değil!