EKONOMİK FORUM Prof. Dr. Sadi UZUNOĞLU
Trakya Üniversitesi İİBF Öğretim Üyesi
Enerji fiyatları ve 2008’de cari açık
 
Elektrik ve doğalgaz zamları ile 2008 yılına girilirken bir taraftan dünyadaki enerji fiyatları diğer taraftan da enerji fiyatlarındaki yükselişin dış denge üzerindeki etkisinin ne olacağı tahmin edilmeye çalışılıyor. Doğal olarak zamların 2008 yılı için hedeflenen enflasyonu da zora soktuğu biliniyor. Başta petrol ve doğal gaz olmak üzere enerji fiyatlarının enflasyona yapacağı etkinin yanı sıra cari açığı büyüteceğini de kabul etmemiz gerekiyor. Bu yıl için hedeflenen 34.2 milyar dolarlık cari açık; ekonominin yüzde 5.5 büyüyeceği ve petrol fiyatlarının 76 dolarda kalacağına ilişkin varsayımlara dayanıyor. Bunun üzerinde gerçekleşecek petrol fiyatlarının cari açığı, milli gelirin en az yüzde 8’in üzerine taşıması olasılık dahilinde görülüyor.
Enerjide petrol ve doğal gazla birlikte dışa bağımlılığın hızla arttığı günümüzde, cari açık bu iki girdinin fiyatına daha fazla bağımlı hale geldi. Nitekim bütçe görüşmelerinde cari açık “endişeleri” karşısında, ekonomi yönetimi kendisini “dünya enerji fiyatlarındaki aşırı artışa” dikkat çekerek savundu. Gerçekten de 2007 yılında 34 milyar dolar civarında gerçekleşmesi beklenen cari açığın neredeyse yarısı söz konusu fiyat yükselişlerinden kaynaklı.
Buraya kadar anlattıklarımızda bir sorun yok gibi görünüyor. Cari açık var ve bu açık ağırlıklı olarak dünyadaki enerji fiyatlarının yükselişinden kaynaklanıyor. Yani bizden değil..! O zaman eleştirilecek bir nokta da yok diyeceksiniz. Demek Türkiye ekonomisinin kırılganlığına neden olan cari açık genelde bizim dışımızdaki bir nedenden kaynaklanıyor…
O zaman sormamız gerekiyor: Biz dünyadaki enerji fiyatlarının yönünü neden tahmin edemiyoruz? Bir ülkenin ekonomisinin kırılganlığı neden yalnızca dünyadaki enerji fiyatlarına bağlı? Yıllardır yurtdışında çalışmış ve yabancı yatırım kuruluşlarının araştırma departmanlarında bulunmuş, elinde bütün dünyadaki yatırımları yönlendirebilen modeller bulunan kuruluşta görev yapmış bakanımız cari açığı “dünyadaki enerji fiyatlarındaki dalgalanmaya” bağlıyor. Beş yıldan bu yana, “neredeyse” petrol fiyatlarının belirlendiği bir bölgede ekonomiyi yönetenler bir “bilinmezden” söz ediyor?Yok eğer tersine “biz petrol fiyatlarının buralara geleceğini biliyorduk” diyorsak, neden cari açığı küçültmek için önlem almakta gecikiyoruz?
Sonuçta cari açık yalnızca bizim dışımızda belirlenen enerji fiyatlarına bağlı değil ki…
Eğer ülke yeterince tasarruf yapamıyorsa ve bu arada mali disiplin veya kamu dengesinde bozulma var ise (ikiz açık) doğal olarak dış açık oluşacak… Buna da makro ekonomik denge adını vermiyor muyuz?
Baktınız dış dengede bir sorun yaşanacak, yani tahminleriniz o yönde, o zaman kırılganlığı azaltmak için farklı politika dizayn etmemiz gerekmiyor mu? Eğer her şeyi piyasanın akışına bırakmış isek ve başarı veya başarısızlık söz konusu ise demek ki bunda uyguladığımız politikaların bir katkısı yok demektir. Böyle mi algılamamız gerek?
Dünyada tartışılan en önemli konu enerji başta olmak üzere hammadde fiyatlarının durdurulamayan artışı. Özellikle enerji konusunda kaygılar oldukça yaygın. Hatta “dünyada kişi başına düşen enerji miktarınki artışın nüfus artışının altında kalacağı” ve bu nedenle de dünyada enerji fiyatlanın bundan sonra yüksek seyredeceği yönünde ciddi tartışmalar yapılıyor.
ABD faizleri düşürüyor, “artık bundan sonra dünyada sorun olmaz” diyenlerin aslında “hızla artan enerji ve hammadde fiyatları”karşısında adeta dilleri tutuluyor.
Bir ülkenin uyguladığı politikalarda, “bunun seçeneği yok”, “başka yolu yok” türünde açıklamalara yer olamaz. Her koşulda farklı politikalar mevcuttur. Önemli olan bu politikaları uygulamaya sokacak kararlılığın bulunmasıdır. Eğer ABD’de faiz oranları düşmeye devam ederse ve dünya ekonomisinde canlılık sürdürülebilirse başta enerji olmak üzere hammadde fiyatlarındaki artışı durdurmak neredeyse mümkün olmayacak.
Burada da karşımıza bir yol ayrımı çıkıyor: Birincisi, “ABD’deki durum bu şekilde giderse biz de dışarıdan kaynak bulmaya devam ederiz. Cari açık versek bile bunu dış kaynakla fonlarız. Dolayısıyla uyguladığımız politikaya devam edelim” biçimindeki yol. ‹kincisi ise bu koşullarda, cari açığı küçültmeye ve ülkenin rekabet gücünü artırmaya yönelik bir ekonomi politikasını tercih etmek ve uygulamayı bu yönde kaydırmak …
Tasarruf etmeyi pek sevmeyen bizler tabii ki birinci yolda devam edeceğiz. Size de öyle gelmiyor mu?