Akıl NOKTASI Prof. Dr. Bengi SEMERCİ
Bengi Semerci Enstitüsü
SOSYAL ALGI VE SEÇİM
 
Yaşamımız boyunca birlikte yaşayacaklarımızı, birlikte çalışacaklarımızı, bizi yönetecekleri, bize hizmet getirecekleri seçmeye ya da bir yerlere seçilmeye çalışıyoruz. Her seferinde ne istediğimize, kimi istediğimize karar vermemiz gerekiyor. Seçenin görevi sunulanları iyi değerlendirmek ve doğru,kendine uygun seçimi yapmaktır.Seçilmeye çalışanların görevi ise seçecek olanlar üzerinde kendileri hakkında bir sosyal algı oluşturarak tercih edilen taraf olmaktır. Bu algıyı oluşturmak için bilerek ya da bilmeyerek yaptığımız şeylerin başında kendimizi onlara anlatmak gelir.

Öz Sunum (Kendini Anlatma)
Aslında ortada somut bir seçim olmadığı halde günlük hayatımızda hepimiz kendimizle ilgili olarak başkalarının düşüncelerini şekillendirmeye çalışan bir öz sunum yaparız. Öz sunumun amacı diğer insanların üstündeki etkimizi belirlemeye yöneliktir. Bu nedenle öz sunumumuzu sürekli denetleyip, yeniden oluşturarak başkaları üzerinde oluşturduğumuz kanıyı yönetmeye çalışırız. Karşımızdaki kişilerde oluşturmak istediğimiz değere göre, bir çok denemeler yapıp, kendimize davranış biçimleri geliştiririz. Eğer başarılı olursak, yaratmak istediğimiz etki yapay olmaz. Başarılı olamazsak “yapmacık, başkası gibi olmaya çalışan” biri olarak tanımlanırız.
Başarılı olabilmek için çeşitli teknikler kullanılabilir. Seçmeye çalıştığımız her türlü adayın yaptığı kendi öz sunumlarıdır. Kullandıkları tekniklerle bizlerin seçimini etkilemeye çalışmaktadırlar, ya da profosyonel olarak öyle yapmaları gerekir. Çünkü bizlerin üzerinde yaratacakları etkiyi şekillendirerek bir üst düzeye ulaşabilirler. Bunu bilinçli ve planlı yapmak için aday olmuş olmaları gerekir.
Kullanılan tekniklerden biri kendine ilişkin reklam yapmadır. Aday davranışlarıyla ve söyledikleri ile kendi olumlu taraflarını ortaya koymaya çalışır. Ancak bu anlatımın övünme ve böbürlenmeye dönüşme riski vardır. Övünme ve böbürlenme ise seçici üzerinde iyi bir etki yaratmayabilir.
Bir başka yöntem, böbürlenmeye karşın alçakgönüllüktür. Böylece böbürlenenlerin oluşturduğu olumsuz etkileri kapatma şansı vardır. Seçim yapacakların sizi sevmesini sağlayabilir. Ama eğer gerçek başarılarınız yoksa ve karşınızdakiler sizin başarılarınızdan emin değilse tam tersi olabilir. Bazen insanları birşey yapmaya zorlamak için gözdağı kullanılır ki, çok uygun olmadığı kesindir. Önemli yöntemlerden biri örneklemedir. Bu yöntem karşısındakinde ahlaklı ve dürüst bir etki yaratmak için kullanılır. Aday kendini başkalarının iyiliğine, yararına çalışmaya adamış gibi gösterir. Bunun en büyük tehlikesi en küçük herhangi bir uygunsuz davranışınızın, değerinizi başkalarından çok daha fazla olumsuz etkilemesidir.
Son iki yöntem yağ çekmek ve yalvarmaktır. Sempati uyandıran yollar olmakla beraber, sonuçta karşıdaki kişilerde olumsuz duygular uyandırmaları kesindir.

Sosyal Algı
Başka kişi ve olayları anlama biçimimize sosyal algı denir. Algı tek başına bir olayla şekillenmez, olaylar bütününe ilişkin süreçle şekillenir.
Öz sunumları dinlerken kendi inanç ve beklentilerimize göre değerlendiririz. Onların bize sunduklarından bir izlenim ediniriz. İzlenim oluşumu, başkalarının çarpıcı ve görülebilen yetenek ve davranışlarına ilişkin hızlı bir değerlendirmedir. Bu yargılar genellikle mimikler ve duruş gibi sözel olmayan ipuçlarından edinilebildiği gibi, tavırlar ve daha ayrıntılı özelliklerinin incelenmesinden de edinilebilir. İzlenim oluşumu sosyal algının ilk basamağıdır. Sıklıkla insanların neden belirli bir tavırla davrandıklarını anlamaya çalışırız. Bu yüklem süreci, insanların şu andaki duygu durumlarını ve hislerini anlamaktan çok geçmişteki davranışlarından gelecektekileri tahmin etmeye dayanır. İnsanlar biri ile iş yapmaya ya da politikacılara oy verirlerken onların geçmişteki davranışlarını araştırırlar. Eğer onların birey olarak geçmişte nasıl davrandıklarını bilirlerse, seçildiklerinde nasıl davranabilecekleri daha iyi tahmin edilebilir.
Tüm bunlar özel ve iş yaşamımızda benzer şekilde olur.İlişkilerimizi, seçimlerimizi, konumumuzu belirler. Seçim her iki taraf için önemlidir ama seçen olmak çok daha önemlidir ve sorumluluk ister. Adayın görevi kendini seçenin isteyeceği biçimde sunmaya çalışmakdır. Seçecek olanın görevi ise kendi için en doğru sosyal algıyı oluşturmaktır. Bunu başarmak için de, kendini eğitmesi, sunumları, aktarılanları ve kişileri iyi değerlendirmesi gerekir.