Bilgen Salih NARLI BSN & CO Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik Şirketi Yönetim Kurulu Başkanı/ TÜGİAD Ege Yönetim Kurulu Üyesi

“Farkında Olmak”
 
BSN & CO, 2004 yılında İzmir’de kurulmuş olup, profesyonel kadrosu ile ulusal ve uluslararası muhasebe, mali müşavirlik ve vergi konularında danışmanlık yapmaktır. İkinci ofisini 2012 yılında Ege Serbest Bölgesi’nde açmış olup, Serbest Bölgelerde Mali Müşavirlik konusunda faaliyet gösteren tek firmadır. Ayrıca, sektöründe ISO 9001 kalite sistemini kuran ilk firmadır.
 
BSN & CO kuşaklardan miras bir şirket midir?
Hayır, geçmiş kuşaklardan bir miras şirket olmadığı gibi gelecek nesillere de miras kalacak bir şirket değildir. Mesleğin yasal gereği hak sahibi Mali Müşavir’in ömrü ile sınırlı bir meslektir. Yazımızın başlığı olan “Farkında Olmak” ta bu noktada başlıyor. Öyle bir meslek tercih edin ki, sadece yaşamınız kadar yaşayabilsin. Yani yarınlara bırakacak sadece isminiz olabilsin. Serbest Meslek erbaplarının ortak paydası bu sanırım.

BSN & CO gözlüğünden iş dünyasının temel problemleri nelerdir?
Soruyu biraz daha ülkemiz iş dünyası penceresinden değerlendirecek olursak temel sorunu değişim ve gelişime karşı ihtiyatlılığımız diyebiliriz. fiirketlerimizi çocuklarımız ve daha ötesi torunlarımız gibi görüyoruz. İnsanın, çocukları ve torunları karar verme konusunda en titiz olduğu unsurlardır. İş sahipleri de değişim ve gelişime ayak uyduramıyorsa, profesyonellerin yönetimine bırakmalı şirketleri. Yani çocuğunuzu bakıcıya emanet etmek gibi bir şey diyebiliriz. Değişim ve gelişimi istiyorsak ve kendimiz yapamıyorsak, doğru profesyonel yöneticileri seçerek emanet etme iradesini gösterebilmeliyiz.

Sizce ülkemiz dış ticareti, pazardan payını hak ettiği kadar alabiliyor mu?
Bence hak ettiği payını alamıyor, çünkü rakip çok fazla. Rakipleri sadece firma olarak görmemek lazım, iç piyasada yutucu rekabetin verdiği güç kaybı, gümrük ve vergi mevzuatının rekabetçi ortamda yüksek maliyeti, lojistik imkanlar ve en önemlisi sanayicimizin ulusal ve uluslar arası teşvikleri yeterince bilmemesi ve finansman akışını yüksek maliyete yüklemesi. Uluslar arası pazarda, payı arttırmak için sadece ülke içi imkan ve yatırımlar yeterli olmuyor. Örnek vermek gerekirse, lojistik imkanlar çok önemlidir. Bugün Amerika Birleşik Devletlerinin ithalatçı bir ülke olduğunu düşünürsek, toplam ithalinin % 1’lik kısmının bile ülkemizden karşılamıyor. Çin ile Türkiye bu ülkeye aynı mesafede uzak olsa da Çin çok daha fazla mal satıyor.
İhracatınızı artırabilmek için Amerika’da lojistik üst ve dağıtım merkezlerine sahip olmalısınız. Yerli üreticimiz güvenle malını üretip göndermeli, dağıtımını, stoklamasını ve yol uzunluğuna bağlı süre sıkıntısını düşünmemeli. Burada en büyük görev ise yine ülke dış politikasına ve dış desteklere kalıyor. Başarı için özel sektör finansmanı, kamu destekli lojistik projeler önem azanıyor.

Mesleki Tecrübelerinize göre “Farkında Olmak” için İş Dünyasına Neler Önerirsiniz?
En temel önerim, önyargıları bir yere bırakarak mevcut işlerinde nasıl bir rota değişikliği ile ilerleyebilirim sorusuna yanıt aramalarıdır. Sonuç olarak bir çok teknik analiz ile alınacak kararları önceden fizibilite ettirmek ve senaryoları değerlendirmek temel ihtiyaçtır. Birkaç öneride bulunmak gerekirse, işlerinin bir bölümü Ar-Ge zorunlu işler ise Teknoparkları ve avantajlarını incelemeliler. Ar-Ge kısmını Teknopark zemininde taşırlarsa hem üniversite/sanayi işbirliği içerisine girer hem de vergisel ve sosyal güvenlik teşviklerinden yararlanırlar. Bir diğer örnek ise Serbest Bölgeler. Öyle bir teşvik olsun ki üretim ve ihracat yapılıyorsa, kurumlar vergisi, gümrük vergisi, katma değer vergisi ve personel ücretleri için gelir vergisi ödemeyelim. Evet, Serbest Bölgelerimiz incelenirse şartların oluşması halinde bu teşvikler var. Bu örnekler çoğaltılabilir. Teşvikli bölgeler, ar-ge teşvikleri, eğitim teşvikleri, yurtdışı fonlar sadece bir kaçıdır. İşimiz ve sektörümüz ne olursa olsun farkında olmamız gereken enstrümanlardır.

Sivil Toplum Örgüt Yapılanmasını İş Dünyamıza Katkıları Bakımından Değerlendirebilir misiniz?
Son yıllarda etkisi hissedilir şekilde yaygınlaşan, iş adamları ve kadınları derneklerini görmekteyiz. Temel neden kooperatif paylaşım ekonomisinin yaygınlaşmasıdır. fiirketler ekonomik ve finansal nedenlere bağlı bir işin tamamını yapmak yerine paylaşmayı ve birlikte büyümeyi tercih ediyor. Özellikle genç girişimcilerde bu tercih daha belirgin gözleniyor. Bu paylaşımların ortak noktası ise sivil toplum örgütlerinde sosyal projeler üretilirken iş ortaklıkları ve kooperatif davranma ruhu da gelişiyor. “Network” denilen kanallarda bu zeminler oluşuyor. Tügiad yapılanması da bir gelenek olarak buna örnek verilebilir. Genç ve birçok sivil toplum örgüt yönetiminde bulunan biri olarak, tüm gençlerin sanki işin bir parçası olarak sivil toplum örgütlerinde etkin rol almasını ve zaman ayırmasını öneririm. İnsanın kendisini ve iş kültürünü geliştirmek için önemli fırsatlar tanıyabiliyor. Sivil toplum örgütlerinin göz ardı etmemesi gereken bir hususu da belirtmek istiyorum. İş Dünyası içerisinde özellikle iş adamı ve kadınları derneklerinde uluslar arası örgütler ile etkileşim ve iş birliği olmaz ise olmaz şarttır. Değişim ve gelişim ancak uluslar arası oyuncular ile karşılıklı şekillenebilir. TÜGİAD Türkiye Genç İş Adamları Derneği’nde görev almamım temel sebebi derneğin bu özelliği oldu. Yurtdışı temsilcilikler, yurt dışı projeler ve Türkiye’nin ulusal konularda muhatap olduğu ülkelerle bu tabanda etkinlikleri çok başarılı buluyorum.

Son olarak İş Yaptığımız fiehir olan İzmir’in geleceğini bekleyen fırsatlar nelerdir?
Bu sorunun bir çok cevabı var. İzmir’e bakıldığında sanayi ve ticareti bünyesinde barındıran turizm, inşaat, eğitim ve tarım alanları, serbest bölgeler ve teknopark ile yaşayan bir şehir. Son yıllarda dikine gelişen inşaat yatırımları, üniversite sayısının hızlı gelişimi ile öğrenci şehri konumuna doğru, eğlence sektörünü de parlayan yıldız olarak görebiliriz. İzmir, biz İzmirliler tarafından bakıldığında taşı toprağı altın denebilecek bir şehir. İzmirliler artık buna inanıyor diye düşünüyorum. İzmir’in geleceğini bekleyen fırsatlardan ziyade Türkiye’nin geleceğini bekleyen fırsatlar şehri İzmir olacaktır.

BİLGEN SALİH NARLI
1977 İzmir doğumludur. Narlı, 1999 yılında Eskişehir Anadolu Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri bölümünden mezun olmuştur. Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ünvanına 2003 yılında sahip olmuştur. Narlı, 2003 yılında BSN & CO Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik fiirketini kurmuştur. İkinci ofısini 2012 yılında Ege Serbest Bölge’de açmıştır; Türkiye’de Serbest Bölgeler de faaliyet gösteren tek serbest muhasebeci mali müşavirlik şirketidir. Profesyonel kadrosu ile muhasebe, mali müşavirlik ve hukuki danışmanlık hizmeti vermektedir. Ayrıca, sektöründe ilk ISO 9001 kalite sistemini kuran fırmadır.
Narlı, üretim ve hizmet şirketlerinin mali işler ve Fınansman yönetimi konusunda deneyime sahiptir. Serbest Bölgeler ve Yabancı Sermayeli fiirketler konusunda uzmanlaşmıştır. Ayrıca, Serbest Bölge-lerdeki uygulamalar üzerine seminer-lerde konuşmacı olarak yer almaktadır. Kendisi, şirket eğitimleri - seminerleri de vermektedir ve gazete, dergilerde köşe yazıları yazmaktadır. Aynı zamanda, İzmir’de özel bir üniversite de sözleşmeli öğretim görevlisi olarak eğitim vermektedir. Narlı, TÜGİAD EGE - Yönetim Kurulu Üyeliği ve Parlamento ilişkileri kurulu (2013), Ege Bölgesi ve İran İş Birliği Derneği denetim kurulu (2012), TOBB Serbest Bölge Sektör Meclis (2012) üyeliği görevlerine devam etmektedir. 2008 yılında ESBİAD Yönetim Kuruluna giren Narlı, 2010 yılından bu yana Başkanlık görevini sürdürmektedir. 2009 yılında kurulan Türkiye Serbest Bölge Dernekler Platformu’nun Kurucu Üyesi ve 2013 yılı dönem Başkanlığı görevini yürütmektedir.