MAVİ YOL Dr. Can Fuat GÜRLESEL
Stratejik Araştırmalar Enstitüsü Başkanı
Türkiye’nin yeni büyüme modeline ihtiyacı var
 
Dünya ekonomisinde yaşanan küresel ölçekli krizin ardından yeni bir ekonomik yapı ortaya çıkacaktır. Bu yapının temel taşlarına ilişkin bazı işaretler şimdiden görülmekle birlikte tamamını bugünden tarif etmek olanağı bulunmamaktadır.

Kriz ÖncesiEkonomik Yapı ve Gelişen Ülkelerde Genişleme
Küresel ölçekte yaşanan kriz öncesinde dünya ekonomisinde yeni bir yapıya geçiş zaten yaşanmaktaydı. 1900’lü yılların başından itibaren sanayide deendüstrilizasyon ile birlikte üretim giderek gelişen ülkelerde yoğunlaşmaktaydı. Bu eğilime bağlı olarak Çin, Hindistan, Brezilya, Rusya gibi ülkeler başta olmak üzere gelişen ülkelerin dünya ekonomisinden aldığı payın gelişmiş ülkelere yaklaşacağı ve 2050 yılına gelindiğin de aşacağı öngörülmekteydi.

Kriz İle Birlikte Gelişmiş Ülkelerin Katma Değer ve Tasarruf Yaratma Kapasitesi Sınırlanacak
Dünya ekonomisinde yaşanan kriz öncelikle ve büyük ölçüde krizin başladığı gelişmiş ülkeleri vurmaktadır. Kriz 80’ler sonrası yaşanan küreselleşme döneminin en derin krizidir ve gelişmiş ülkelerin tasarruf sistemlerine büyük hasar vermektedir. ABD başta olmak üzere gelişmiş ülkeler büyük tasarruf (ve servet) kayıpları ile karşı karşıyadır. Önümüzdeki uzun bir dönem gelişmiş ülkelerin önceliği tasarruf sistemlerini onarmak olacaktır. Tasarruf açıklarını kapatmaları da zaman alacaktır. Bu konumdaki gelişmiş ülkelerin katma değer yaratma kapasiteleri de sınırlı kalacaktır. Gelişmiş ülkeler kriz sonrasında artık sınırlı ekonomik büyüme gösterebilecektir.

Gelişen Ülkeler Büyümenin Motoru Olacak
Yaşanan krizin ardından yeni dönemde gelişen ülkeler dünya ekonomisinin büyüme motorları olacaktır. Gelişen ülkeler dünya ekonomisinde artan oranda katma değer ve tasarruf fazlası yaratacaklardır. Gelişen ülkeler içinde özellikle Çin-Hindistan eksenli Asya Pasifik ekonomik faaliyetlerin en hızlı büyüdüğü bölge olmayı sürdürecektir. Gelişen ülkeler nüfus yapıları ve genişleyen orta sınıfları ile birlikte en geniş tüketim pazarları haline de dönüşeceklerdir.

Gelişen Ülkelerde Büyümeye İç Talep Katkı Sağlayacak
Global kriz ile birlikte gelişen ülkelerin de büyüme performansı önemli ölçüde yavaşlamaktadır. Gelişen ülkeler için büyümenin kaynağı yeni dönemde gelişmiş ülkelere ihracattan çok iç talepteki genişleme olacaktır. Gelişen ülkelerin orta vadede ihracata dayalı ekonomilerini iç talep ile desteklemeleri büyük önem taşımaktadır. İç talebin yetersiz kalacağı gelişen ülkelerin büyüme performansındaki zayıflama kalıcı olacaktır.

Türkiye’nin Yeni Büyüme Modeline İhtiyaç Var
Küresel ölçekteki kriz öncesinde Türkiye ekonomisi zayıflayan performansına rağmen bir iyileşme ve normalleşme dönemi içinde bulunmaktaydı. 2001 krizi sonrası alınan yapısal önlemler ve uygun dış koşullar ile ekonomi 2002-2006 arasında yıllık ortalama yüzde 7.5 büyümüştü. 2007-2008 yıllarında ise büyüme performansı zayıflayarak ortalama yüzde 2.8’e geriledi. Türkiye’nin 2001 sonrası uygulanan dış tasarruflara ve dış talebe bağımlı büyüme modelininbu koşulları da küresel kriz ile birlikte ortadan kalkmıştır.
Bu nedenle Türkiye’nin kriz sonrası dönemde yeniden hızlı ve sürdürülebilir bir büyüme sağlaması için yeni bir büyüme modeline ihtiyacı olacaktır. Aksi takdirde Türkiye diğer gelişen ülkelerin büyüme performansının altında kalacaktır.

Türkiye’nin Sektörel Stratejilere İhtiyacı Var
Küresel kriz sonrası gelişen ülkelerin gelişmiş ülkelere göre daha hızlı büyüme gösterecek olmaları genel bir varsayım olup, bu her ülke için mutlak ve aynı ölçüde gerçekleşecek bir varsayım değildir. Aynı değerlendirme Türkiye için de geçerlidir. Ülkeleri birbirinden farklılaştıracak ve daha yüksek performanslara taşıyacak olan uygulayacakları sektörel stratejiler olacaktır. Türkiye’nin de bu çerçevede uzun vadeli sektörel stratejilere ihtiyacı bulunmaktadır ve Türkiye’nin yeni büyüme modelinin omurgasını da sektör stratejileri oluşturmalıdır.