AB BAŞKENTİNDEN Suat Lemi ŞİŞİK
TÜGİAD Brüksel Temsilcisi
Avrupa Birliği 2006-2007 Gündemi
 
Avrupa Birliği yaz tatili sonrasında 2006-2007 dönemini Temmuz ayında başbakanlık görevine başlayan Polonya Başbakanı Jaroslaw KACZYNSKI’nin Brüksel’e yaptığı ziyaret ile açtı.

Son dönemde gerginleşen AB-Polonya ilişkilerinin yumuşatılması açısından önem taşıyan ziyarette Polonya Başbakanı AB’nin Amerika Birleşik Devletleri gibi bir askeri güç olması gerektiğini söyledi. Çin’in de askeri bir güç olarak dünyadaki ağırlığının artacağı önümüzdeki dönemde AB’nin askeri bir güç olmasının kaçınılmaz bir gereklilik olduğunu ve bunun özellikle AB’nin dışarıdan karşıladığı enerji kaynaklarının güvenliği ve sürekliliği açısından önemini vurguladı.

Bu noktadan bakıldığında Türkiye’nin AB için önemi de ortaya çıkıyor. Avrupa askeri bir güç olma yönünde karar alırsa bunu Türkiye’siz yapması olanaksız. Ayrıca, Ortadoğu’nun iyice karıştığı ortamda AB’nin ihtiyacı olan enerji kaynaklarına sorunsuz ve kesintisiz olarak ulaşabilmesi için iki yol var: Türkiye ve Rusya.

Bu nedenle geçtiğimiz günlerde yapılan iki açıklama dikkat çekici: Yılbaşında AB Dönem Başkanlığı’nı devralacak olan Almanya, Rusya ile ilişkilerin güçlendirilmesi ve geriye dönüşsüz olarak Rusya’nın AB ile bağlantısının sağlanması konusunda öneride bulundu. Öneri şimdiden Finlandiya’da toplanan gayri-resmi dışişleri bakanları toplantısında kabul gördü.

AB Komisyonu Başkanı Sayın Jose Manuel BARROSO Fransa’da yaptığı konuşmada büyük stratejik önemi olan Türkiye’nin AB’ne tam üyeliğinin gerekliliğini vurguladı. Elbette bu açıklamada tek etken enerji değil, Ortadoğu’da yaşananlar reddedilmiş bir Türkiye’nin AB’nin kapı komşusu olarak AB’ne ne tür istikrarsızlıklar getirebileceğine dair de örnek teşkil etti.

Polonya Başbakanı’nın üzerinde durduğu bir diğer nokta ise AB Ortak Tarım Politikası (OTP) çerçevesinde verilen tarımsal teşviklerin zamanla tamamen kaldırılması konusu oldu. AB bütçe harcamaları 2008-2009 revizyonunda görüşülecek konuların başında OTP reformu yeralıyor. AB Anayasası, hizmetler yönergesi, genişleme ve Avrupa Parlamentosu’nun Strasbourg oturumlarının iptal edilmesi konularını bloke eden Fransa OTP reformunda da kilit ülke olacak. Önümüzdeki dönemde AB-24 ile Fransa arasında gerginlik çıkması hiç de sürpriz olmayacak.

AB gündemindeki konulardan bir diğeri ise Fransa tarafından doğmadan öldürülen AB Anayasası’nın canlandırılması çalışmaları. AB Anayasası Fransa ve Hollanda dışında oylandığı ülkelerde kabul edildi. Ancak oybirliği gerekliliği nedeniyle onaylanmış olması sadece psikolojik bir etki yaratabiliyor. Bu iki ülkede anayasanın yeniden oylanması veya anayasanın bazı değişikliklerle yeniden oylanması gibi alternatifler gündemde.

Türkiye’ye gelince geçen sene bıraktığımız noktada duraklıyoruz. Hükümet 3 Ekim 2005 tarihinde tam üyelik müzakerelerinin açılmasından sonra AB’ne olan ilgisini kaybetmiş görünüyor. Yaklaşan seçimler nedeniyle olsa gerek AB ve reformlar konusunda herhangi bir ilerleme kaydedilmedi. Tarama süreci sorunsuz devam ediyor ve yakında tamamlanacak. Ancak tam üyelik müzakerelerini oluşturan 35 fasıldan birincisini bile açıp kapamak zor oldu. Bundan sonraki fasıllar için belirlenen önkoşulların sağlanması gerekiyor.

Diğer yandan Gümrük Birliği çerçevesinde yaşanan teknik sorunlar dışında limanlarımızın Güney Kıbrıs bandıralı gemilere açılması taahhütümüzü yerine getirmemiz gerekiyor. Aksi takdirde Gümrük Birliği ile uzak yakın ilgisi olan fasılların müzakereye açılması imkansız olacak. Bu konuda Türkiye’nin koymuş olduğu önkoşul olan Kuzey Kıbrıs’ın izolasyonunun kaldırılması konusunda Finlandiya Dönem Başkanlığı çalışmalar yürütüyor.

Avrupa Parlamentosu 343 değişiklik önergesi alan Türkiye raporunu oylayacak. Türkiye’ye karşı temel hak ve özgürlükler konusunda sert eleştiriler içeren raporun bazı değişikliklerle kabul edilmesi bekleniyor. Eleştirilen konuların başında azınlık hakları, dinsel özgürlükler, düşünce özgürlüğü, sendikal haklar, yolsuzlukla mücadele genel seçimlerdeki ülke barajı ve Gümrük Birliği’nden doğan yükümlülüklerimizin yerine getirilmemesi yeralıyor.

AB Komisyonu da Kasım ayında yayınlanması planlanan olağan Türkiye ilerleme raporunu hazırlamaya başladı. Genişleme Komiseri REHN 9’uncu uyum paketinin TBMM’den geçmesinin raporu olumlu yönde etkileyebileceği açıklamasını yaptı. Aksi takdirde raporda Türkiye AB tam üyeliği ile ilgili olarak yıl boyunca hiçbir adım atmadığı için eleştirilecek.

Finlandiya Dönem Başkanlığı, Türkiye ile sürdürülmekte olan tam üyelik müzakerelerinde sorun yaşanmaması için (en azından kendi dönem başkanlıkları süresince) elinden geleni yapmaya çalışıyor. Bir sonraki dönem başkanlığının Almanya’da olacağını gözönünde bulundurursak yaklaşmakta olan seçimlere rağmen Finlandiya dönem başkanlığını iyi değerlendirmemiz gerektiği kanısındayım