ÜNAL KABACA

Bank Asya Olarak Özellikle Dış Ticaret İşlemlerinde Türkiye’nin İhracatından Önemli Oranda Bir Pay Alıyoruz
 
Sektöre baktığımızda tüm bankacılık sektöründe bir hareketlilik göze çarpıyor, tüm bankalarımız büyüme planları yapıyor. Aynı paralelde, katılım bankalarında da bu büyüme potansiyeli var. Katılım bankalarının önümüzdeki dönemde sektördeki paylarını artırarak büyümeye devam edeceklerini söyleyebiliriz.
 
Katılım Bankacılığının faaliyet ve hizmetleri hakkında genel bilgi verir misiniz?
Ülkemizde faaliyet gösteren banka sayısı 51 olup bunların 4’ünü kâr ve zarara katılım esasına göre faaliyet gösteren katılım bankaları oluşturmaktadır. Bankacılık tarihimiz incelendiğinde Katılım Bankalarının son dönemlerde faaliyete başladığı, esasen dünyada faaliyete başlamalarının da 30 yıl gibi kısa bir geçmişi olduğunu görüyoruz. Dünyada faizsiz bankacılığın her geçen yıl payını artırdığı, ülkemizde de paylarının yavaş da olsa bir artış trendi içinde bulunduğu görülmektedir. 2006 yıl sonu itibariyle katılım bankalarının tüm sektör içindeki payları aktif toplamında %3’ü, toplanan fonlarda ise %4’ü aşmış bulunmaktadır.

Katılım bankaları, topladığı fonları değerlendirme ve nemayı paylaşma işlemlerinde bankalardan esaslı olarak ayrılmakta olup diğer bütün bankacılık hizmetlerini sunmaktadırlar. Katılım bankaları, tasarruf sahiplerinden topladıkları fonları, faizsiz finansman prensipleri dahilinde ticaret ve sanayide değerlendirerek, oluşan kâr veya zararı tasarruf sahipleriyle paylaşır. Katılım bankalarınca toplanan kaynağın neredeyse tamamı kredi olarak reel sektöre geri dönmektedir. Katılım bankalarının önemi esas itibariyle ekonomide atıl fonların üretim ve istihdama katkısını harekete geçirmelerinden gelmektedir. Bu itibarla kullandırılan fonlar dikkate alındığında %5’ler civarında bir paya sahip oldukları dikkati çekmektedir. Tabiatları gereği kuruldukları yıllardan itibaren sürekli reel kesim içinde aktif olduklarından diğer bankalara göre ticari-kurumsal segmentte karşılaştırmalı bir üstünlükleri bulunmaktadır. Önümüzdeki dönemde artacak rekabet şartları içinde özellikle bu alandaki rekabet avantajlarını sürdürebilmek büyük önem arz etmektedir. Bu sebeple, gerek insan kaynağı gerekse teknolojik donanımları itibariyle bu alana yatırım yapılması büyümeyi sürdürmek açısından çok önemlidir. Diğer taraftan, dağıtım kanallarındaki genişleme ve çeşitlendirme devam etmektedir. İnsan kaynaklarının eğitimi ve donanımı önümüzdeki günlerde kritik faktörlerden biri olacaktır.

Ülkemizde katılım bankalarının gelişimi ne düzeydedir?
Sektöre baktığımızda tüm bankacılık sektöründe bir hareketlilik göze çarpıyor, tüm bankalarımız büyüme planları yapıyor. Aynı paralelde, katılım bankalarında da bu büyüme potansiyeli var. Katılım bankalarının önümüzdeki dönemde sektördeki paylarını artırarak büyümeye devam edeceklerini söyleyebiliriz. Büyüme planları dahilinde katılım bankaları önümüzdeki 3-4 yıl içinde öncelikli olarak dağıtım kanallarına ve teknolojik altyapılarına yatırım yapmaya devam edecekler. Bir yandan yeni şubeler açarak etkinlik alanlarını genişletirken diğer yandan şubelerin yanı sıra ATM, İnternet ve telefon bankacılığı gibi alternatif dağıtım kanalları aracılığıyla daha fazla insana ulaşmaya çalışacaklar. Kurumsal ürünlerin yanında bireysel ürünlere de ağırlık verecekler. Özellikle kredi kartları ve pos uygulamalarını artıracaklar.

Katılım Bankalarının yabancı sermaye yatırımlarına bakış açısı nedir?
Ülkemizde ekonomik ve politik istikrarın sağlanmasıyla birlikte özellikle bankacılık alanındaki potansiyelin görülmesiyle yabancı yatırımcıların sektöre ilgisi artmaya başladı. Bildiğiniz gibi yerel bankalarımızın çoğu el değiştirdi ve mevcutlar içinde de önümüzdeki günlerde satın almalar devam edecek. Söz konusu yabancı sermaye girişi rekabetin artışı ile özellikle bireysel alanda son derece olumlu katkılarda bulunacak, halkımız kullandığı kredilerde rekabet dolayısıyla daha az bir maliyete katlanacaktır. Kurumsal-ticari tarafta ise istikrarlı dönemlerde bu rekabetin etkisiyle maliyetler azalırken; istikrarsız, dalgalanma dönemlerinde ise bazen sıkıntılı anlar yaşanabilecektir.

Esas itibariyle 4 katılım bankasının 2’si körfez sermayeli 2’si ise yerli sermayelidir. Kanaatimce mevcut yapı içinde bir yabancı satın alma kısa dönem için söz konusu değildir. Katılım bankaları sermaye gereksinimi için yabancı ortak yerine halka arz yolunu izlemektedirler.

Katılım Bankası olarak ‘Finansal Kiralama’ (leasing) uygulamasına yaklaşımınız nasıldır?
Leasing, genel olarak firmaların üretim hacimlerini artırmak veya mevcut menkullerini yenilemek amacıyla, makine veya gayrimenkul alımına yönelik olarak kullanılan finansal bir enstrüman. Bank Asya’nın genel politikası -kuruluş amacına da paralel olarak- üretime, reel sektöre destek olmaktır. Bu doğrultuda tüm enstrümanlarımızda firmanın üretimine katkıda bulunmak, katma değer oluşturmasınafinansal olarak yardımcı olmak temel amacımızdır. Katılım Katılım Bankası olmamızın bir avantajı da, firmaların leasing işlemlerinin, ayrı bir leasing kuruluşuna gerek kalmaksızın, Bankamız bünyesinde gerçekleştirilebilmesidir. Bu nedenle kredi süreci daha az prosedür ile, daha kısa zamanda sonuçlanmaktadır. Özellikle Bankamızda kredi limiti bulunan firmaların leasing talepleri, işlemler bünyemizde yapıldığından, ilave limit tahsisine ve kredi başvuru sürecine gerek olmaksızın sonuçlandırılabilmektedir. KOBİ`ler açısından baktığımızda yukarıda saydığımız avantajlara ilave olarak; finansal kiralama talepleri, genel kredi paketi çerçevesinde değerlendirilmekte ve diğer bankacılık işlemleri de göz önüne alınarak fiyat ve vade açısından avantajlar sunulmaktadır.

Katılım Bankası olarak hangi tür bankacılığa daha çok eğilmeyi düşünüyorsunuz?
Müşteri portföyümüz kurumsal ve ticari ağırlıklı olmasına rağmen bireysel bankacılıkta da istikrarlı bir şekilde büyümeye devam ediyoruz. 2007 yılında, bir taraftan ticari ve kurumsal segmentte odaklandığımız alanlarda hızlı ve kaliteli hizmet sunarak, kârlı gördüğümüz işlere proje bazında destek vererek büyümeyi, diğer taraftan ise bireysel bankacılıkta hatırı sayılır bir aktör olmayı hedefliyoruz. Özellikle ticari ve kurumsal bankacılıktaki üstün performansımızı 2007’de de sürdürerek bu alanda ülkedeki en aktif bankalardan biri olmaya devam edeceğiz.

Kurumsal ve ticari alanda hemen her sektörden firmaları seçerek oluşturduğumuz ve sürekli geliştirdiğimiz bir müşteri yapımız var. İnşaat ve bağlantılı sektörler, sağlık, gıda, metal işleme gibi sektörler ile dış ticarete aracılık işlemleri bilgi ve tecrübemizle öne çıktığımız alanlar olarak söylenebilir. KOBİ’lere kullandırdığımız kredilerin toplam kredi portföyümüz içindeki payı %60`lar seviyesinde seyrediyor. Tecrübelerimizi açıklıkla müşterilerimizle paylaşarak, onlara projeler önererek onların istikrarlı ve sağlıklı bir şekilde büyümelerine katkıda bulunuyoruz. Bank Asya olarak özellikle dış ticaret işlemlerinde Türkiye’nin ihracatından önemli oranda bir pay alıyoruz. 2006 yıl sonu rakamlarına baktığımız zaman Türkiye’nin dış ticaretinde %2,1 gibi bir payımız var. Bu azımsanamayacak bir rakam ve buradaki büyüme trendimiz devam ediyor.