PERİSKOP Mehmet Uğur CİVELEK
Ekonomist
İkiz Açıklar Ve Altın
 
Uluslararası altın fiyatlarında uzun süredir yaşanan yükseliş eğilimi sürdürülebilir olmayan eğilimlerin ve artan risk algılamasının doğal bir sonucu olarak karşımıza çıkıyor. 11 Eylül 2001 tarihinde 270 dolar olan altının değeri bugün için 600 dolar seviyesine ulaşarak son yirmi beş yılın en yüksek seviyesine çıkmış bulunuyor.

Bütçe ve cari açıktan oluşan ikiz açıkların büyümesi pek çok ekonomide yapısal sorunların oluşması ve ağırlaşması yanı sıra gelir sağılımın bozulması ve rekabet koşullarının bozulmasında etkili oluyor. İkiz açık büyüdüğü sürece piyasa mekanizması ve gayrimenkul fiyatlarını şişirerek, bunu mümkün kılabilmek için likiditeyi bollaştırarak gün kurtarılıyor, geçici de olsa talep daralması ve yaratacağı sorunlar ancak böyle ötelenebiliyor. Piyasa koşullarında ikiz açığı talep daralmadan korumaya çalışmanın yarattığı menkul ve gayrimenkul fiyatlarından oluşan ikiz balon şiştikçe risk algılaması olumsuza dönüyor. Zira bu süreçteki likidite bolluğu ulusal paraların değerini geriletirken talep ve maliyet kökenli enflasyon baskısı üretiyor; faizlerin yükseltilmeye başlaması ise balonları tehdit ediyor. İkiz açık, ikiz balon ve faizlerin yükselmeye başlaması risk tercihlerini değiştiriyor ve altın parlamaya başlıyor. Altın başta olmak üzere hammadde fiyatları yükseldikçe balonlar üzerindeki olumsuz basınç artıyor, piyasa mantığının iflas edeceği günler dahi süratle yakınlaşıyor. Bu kısır döngüden çıkılamıyor.

ABD ekonomisindeki bu durum doğal olarak küresel dengeleri de olumsuz yönde etkiliyor. Türkiye ekonomisinin de kendi yapısal sorunları nedeniyle aynı dertten muzdarip olduğunu dikkate aldığımızda geleceğe umutla bakabilmek pek mümkün olmuyor. Evet bizim de ikiz açığımız ve son yıllardaki net yabancı sermaye girişi sayesinde şişirdiğimiz ikiz balonumuz var. Bugüne kadar Türk lirasının değerlenmesi sayesinde sürdürülebilir olmayan bu eğilimlerle gün kurtarıldı. Fakat küresel düzeyde yükselen faizler ve risk algılamasına bağlı olarak azalması beklenen sermaye hareketlerinedeniyle aynı şekilde devam etmek pek olası değil. Döviz kurundaki eğilimin değişmesiile birlikte enflasyon ve faizlere ilişkin beklentinin de değişecek olması bizim balonları da tehdit ediyor; olası talep daralmasının cari açığı küçültüp bütçe açığını büyüten etkisini piyasa koşullarında nasıl göğüsleyeceğimizi bilemiyoruz. Herkes kendi derdine düşünce başımızın çaresine nasıl bakacağımızı kestiremiyoruz!..

Evet yükselen altın fiyatları çok şey söylüyor: zeminin ayağımızın altından kaydığını açığa çıkarıyor ve toplumu işlerin iyi gittiğine inandırmak imkansız hale geliyor. Zira gelirin azalmasını önleyemediğimiz, balonların hava kaçırmasını engelleyemediğimiz koşullarda talebin daralmasını, faaliyet dışı gelir üreten pozisyonların zarar üreterek bilanço dengelerini bozmasını engellemek mümkün olmuyor. İkiz balonlarla iflası geciktirilen piyasa mekanizması içinde kalmak dile alınmayan alternatiflerden kaçınmak imkansız hale geliyor. Altındaki yükseliş simgesel olarak bunları hatırlatıyor. Yalnız piyasa mekanizması değil ona bağlı hukuk sistemleri de çatırdıyor. Yeni Dünya Düzeni peşinde koşanların neyi amaçladığı daha anlaşılır hale geliyor fakat pazarlık güçleri azalıyor. Böyle gelmiş olsa bile böyle gidemeyeceği daha iyi anlaşılıyor.