MAVİ YOL Dr. Can Fuat GÜRLESEL
Stratejik Araştırmalar Enstitüsü Başkanı
AB İle Müzakerelerin Odağına Sürdürülebilir Büyümeyi Koyalım
 
AB ile tam üyelik müzakerelerinin sağlayacağı en önemli katkı Türkiye’nin sürdürülebilir ve hızlı bir büyüme yakalamasıdır. Sokaktaki sade vatandaşın AB’den temel beklentisi veya AB’ye verdiği desteğin arkasındaki saik kendisine getireceği refahtır. Bu refahda ancak ekonomik büyüme ile olacaktır.
Türkiye’nin ekonomik büyüklüğü ve refahı için göreceli olarak çok sayıda tespit yapmak mümkündür. Cumhuriyetin 82 yıllık tarihinde 2005 sonu itibarı ile yaklaşık 330 milyar dolarlık bir milli gelire veya ekonomik büyüklüğe ulaşılmış olacaktır. Türkiye bu büyüklüğü ile dünyanın en büyük 16. ülkesi olacaktır. Bu cumhuriyetin önemli bir başarısıdır. Bununla birlikte kişi başına düşen gelir ve insani gelişmişlik verilerine bakıldığında ulaşılan bu ekonomik büyüklüğün yeterli olmadığı görülmektedir. Türkiye’de kişi başına gelir 2005 yılında yaklaşık 4.300 dolar olacaktır. Gelir dağılımı bozukluğu nedeniyle yaklaşık 20 milyon kişi yoksulluk sınırında gelire sahiptir.
Yine Türkiye bu ekonomik büyüklüğe ulaşırken uyguladığı ekonomi politikaları ve yaşadığı ekonomik krizler nedeniyle kamu ve özel sektör olarak önemli bir iç ve dış borç stokuna ulaşmıştır ve son 30 yılın enflasyonlu dönemi nedeni ile yeterli sermaye birikimine ulaşamamıştır.
Türkiye’nin cumhuriyetin 100. yılındaki temel hedefi gelişmiş ülkeler statüsüne ulaşmak olmalıdır. Bunun sayısal göstergesi de kişi başına 10-12 bin dolar arası milli gelirdir. 2023 yılında nüfusumuzun yaklaşık 90 milyon olacağı öngörülmektedir. Bu koşullarda Türkiye’nin gelişmiş ülke statüsüne ulaşabilmesi için 2023 yılında yaklaşık1 trilyon dolarlık bir milli gelire ulaşması gerekmektedir. Bir başka deyişle Türkiye 82 yılda yarattığı milli gelirin iki katını önümüzdeki 20 yıl içinde gerçekleştirmek zorundadır.
Türkiye’nin bu hedefe ulaşabilmesi için önümüzdeki 20 yıl hızlı ve sürdürülebilir bir büyümeye ulaşması gerekmektedir. 20 yıl boyunca ortalama yüzde 6.5 büyüme gereklidir. Bu öngörüler çerçevesinde Avrupa Birliği’nin Türkiye’ye en önemli katkısı sürdürülebilir büyüme için oluşturacağı koşullar olacaktır. Ancak bunun için Türkiye’nin hızlı ve sürdürülebilir bir büyüme sağlayacak bir"büyüme stratejisi"oluşturması gerekmektedir. 2006-2008 yılları için konulan yüzde 5 ekonomik büyüme hedefleri yeterli değildir. Türkiye 3 yıl boyunca ortalama yüzde 7 büyüme sağlamalıdır. Avrupa Birliği müzakerelerin başladığı dönemin rüzgârı bu amaçla kullanılmalıdır. Türkiye sürdürülebilir ve hızlı büyümeyi müzakerelerin odak noktasına koymalıdır.
Bunun için gerekli büyüme stratejisini AB değil Türkiye belirleyecektir. 10, 15 veya 20 yıllık müzakereler sonunda refahı yakalayamamış bir Türkiye için bu yıllar kayıp olacaktır. Müzakereler ile refah kendiliğinden gelmemektedir. Türkiye bunu bir an önce kavramalı ve büyüme stratejisini oluşturmalıdır.
Büyüme stratejisinin temel seçenekleri aşağıdaki gibi olmaktır.
Büyüme ihracata ve dış talebe dayalı büyüme olmalıdır. Çünkü Türkiye halen borçlu bir ülkedir ve önümüzdeki dönemde yüksek borç servisine sahip olacaktır. Türkiye aynı dönemde üretim ve istihdamı genişletmek için yeni yatırımlara ihtiyaç duyacaktır. Büyümenin ikinci ayağını yatırımlar oluşturacaktır. Hem borç servisinin sürdürülmesi ve borçların azaltılması hem de yatırımların yapılabilmesi için yurt içi tasarrufların genişlemesi gerekmektedir. Bunun anlamı daha az tüketmek ve daha çok tasarruf etmektir. Tüketimin kısıldığı dönemde iç talepteki genişlemenin yavaşlayacağı açıktır. Bu nedenle ekonomik büyüme dış talebe bağlı ve onun tetikleyeceği yatırımlara dayalı olacaktır. Böyle bir büyüme stratejisi işletmelerin global rekabet güçlerinin artırılmasını zorunlu kılmaktadır. Devlet desteklerinin önemli bir bölümü buna bağlı olarak ihracata dönük alanlara yönlendirilmelidir.
Avrupa Birliği ile tam üyelik müzakereleri sırasında iki önemli alanda kaynak kullanılacağı öngörülmektedir. Bunlar kırsal kalkınma ile bölgeler arası gelişmişlik farklarının giderilmesi olacaktır. Türkiye AB’den bu alandaki kaynakların kullanımında gerekli olan projelerini de yeni büyüme stratejisine bağlı olarak hazırlamalıdır.
Bir büyüme stratejisi oluşturmadan ve uygulamadan Avrupa Birliği’nin sağlayacağı refah katkısı sınırlı kalacaktır.