ALİ BABACAN

Türkiyede Bu İşi Artık Ciddiyetle Oturtmamız Gerekiyor
 
Yeni Stand-by düzenlemesi kapsamında, Haziran ayında tamamlamış olduğumuz IMF Uluslararası Para Fonu ile yürütülmekte olan stand-by düzenlemesinin "Birinci Gözden Geçirme" çalışmaları tamamlanmış bulunmaktadır. Görüşmeler sonucunda Niyet Mektubu’nun taslağı üzerinde genel hatları ile mutabakat sağlanmıştır.
 
Gözden geçirme çalışmaları kapsamında, son ekonomik gelişmeler ve yapısal reformlarda kaydedilen ilerlemeler ele alınmıştır. Bu bağlamda, makro ekonomik çerçeve, kamu maliyesi ve para politikası uygulamaları değerlendirilerek, 2005 yılı hedefleri doğrultusunda performans değerlendirmesi yapılmıştır. Yapısal reform programı kapsamında ise yeni Bankacılık Kanunu Tasarısı, kamu bankaları stratejisi ve sosyal güvenlik reformu kapsamındaki gelişmeler görüşülmüştür.
Üretim, ihracat ve enflasyon verileri, ekonomimizin 2004 yılındaki güçlü performansının, 2005 yılında da devam ettiğini göstermektedir. Ekonomimizin genel seyri bu yılki büyümenin % 5’lik hedefimiz ile uyumlu gerçekleşeceğini göstermektedir.
Büyümenin giderek, verimlilik artışı ile ihracat ve yatırım talebine dayalı bir yapıya kavuşması, büyümenin sürdürülebilirliği ve ülkemizin rekabet gücünün devamı bakımından son derece önemlidir. Bunu daha önce de defalarca belirttik, artık Türkiye ekonomisinin büyümesinin kaynağı, kamu harcamaları, kamu yatırımları ya da bütçe açıkları, parasal genişleme değildir. Türkiye ekonomisinin büyümesinin kaynağında artık verimlilik artışı vardır, özel sektör aktivitesi vardır.
Enflasyondaki düşüş trendi devam etmektedir. İlk 5 aydaki gelişmeler ve piyasa beklentileri yıl sonu enflasyon hedefine kolaylıkla ulaşılacağına işaret etmektedir. Büyüme ve iç talep genişlemesinin program hedefleri doğrultusunda bir seyir izlemesine paralel olarak cari işlemler açığındaki artış eğilimi durmuştur.
2005 yılı Mayıs ayı itibariyle gerek konsolide bütçe, gerekse konsolide kamu sektörü için belirlemiş olduğumuz faiz dışı fazla hedefi rahatlıkla tutturulmuş durumdadır. Faiz dışı fazla hedefimize ulaşmada, son iki yılda gösterilen üstün performansı bu yıl da devam ettirme konusundaki kararlılığımız sürecektir. Bütçede, kaynağı olmayan harcamaların yapılmasına izin verilmeyecek ve tüm harcama programları bütçe çerçevesinde gerçekleştirilecektir. Önümüzdeki dönemde programımızın temel önceliği yapısal reformların öngördüğü plan çerçevesinde yerine getirilmesi olacaktır. Bu kapsamda, kamu maliyesine yönelik yapısal reformlar ve finansal sektöre ilişkin yapısal düzenlemeler programımızın başlıca unsurları arasında yer almaktadır. Bu iki alandaki gelişmeler, ülkemizdeki yatırım ortamının iyileştirilmesi ve özelleştirmenin hızlandırılmasına da katkı sağlayacaktır. Kamu maliyesine ilişkin yapısal reformlarımız, vergi ve vergi idaresi ile ilgili konular ve sosyal güvenlik konularında yoğunlaşmış olacaktır.
Yeni Gelir İdaresi’nin kurulması bu alandaki en önemli adımlardan biridir. Gelir idaresinin etkin bir yapıya kavuşturulmasına yönelik çalışmalar da hızla devam etmektedir. Vergi idaresi reformu, vergi politikası alanında basit, şeffaf ve istikrarlı bir sistem oluşturmayı temel alan reform çalışmalarımızla desteklenmektedir.
Bu çalışmalarımızla, gelir ve kurumlar vergisini basitleştirmeyi, tabana yaymayı ve Avrupa Birliği (AB) uygulamaları ile uyumlu hale getirmeyi planlıyoruz. Bu çalışmalar da, Eylül ayı sonuna kadar tamamlanıp, Meclise sunulacaktır. Yani, yeni bir gelir vergisi yasası, yeni bir kurumlar vergisi yasası üzerinde çalışmalar yoğunlaşmıştır ve bunların da Meclisin yeni döneminden önce, Meclise sunulmasını bekliyoruz.
Kamu maliyesine yönelik, diğer bir önemli adım ise sosyal güvenlik sisteminin yeniden yapılandırılmasına ilişkin reform çalışmalarımızdır. Sosyal güvenlik sistemini reforma tabi tutan ve genel sağlık sigortası uygulamasını getiren Sosyal Sigortalar Ve Genel Sağlık Sigortası Kanun Tasarısı’nın Haziran ayı sonuna kadar Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde kabul edilmesini bekliyoruz.
Kanunun, Meclisimizde kabul edilmesini müteakiben sosyal güvenlik kurumlarını bir çatı altında toplayan idari reform yasası da önümüzdeki aylarda Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne sunulacaktır. Sosyal güvenlik kuruluşlarına olan prim borçlarına, adil ve kalıcı bir çözüm getirmeye ve bu kuruluşların takip ve tahsilat kapasitelerini güçlendirmeye yönelik çalışmalarımız yine önümüzdeki aylarda yoğun bir şekilde devam edecektir. Bu konuyu çözüme kavuşturacak yasal çerçeve, yeni yasama yılının başında Meclis’e sunulacak ve gerekli idari düzenlemeler süratle hayata geçirilecektir. Burada ben özellikle bir konuyu vurgulamak istiyorum. Sayın Başbakanımız da bu konudaki çalışmaların genel çerçevesi konusunda oldukça detaylı bilgiler verdi. SSK ve Bağ- Kur pirimi ödemekle mükellef olan vatandaşlarımızı ilgilendiren geçmiş borçlarla ilgili olan çalışma, 31 Mart 2005 tarihinden önceki borçları kapsayacaktır. 31 Mart 2005’ten sonra, taahkuk edecek pirim ödemeleri ile ilgili hiç bir kolaylık, hiç bir müsamaha olmayacaktır.
Onun için hem Bağ - Kur pirimi ödeyen vatandaşlarımızın, hem de SSK pirimi ödeyen kuruluşlarımızın, bunlar özel şirketler olabilir, kamu kuruluşları olabilir, belediyeler olabilir, pirimlerini mutlaka günü gününe yatırmaları gerekiyor. Zaten bu üzerinde çalıştığımız ve Ekim’de sevkedeceğimiz yeniden yapılandırma ile ilgili plan, eski borçların son defa halledilmesi ile ilgili ve bunlara belli bir ödeme kolaylığı sağlanması ile ilgili bir plandır. Bu da herkesin ödeme gücüne göre değişecek bir plandır. Böyle, sıradan, herkese genel bir şekilde uygulanacak bir plan da olmayacaktır.
Artık devlete olan yükümlülüklerin, devlete olan borçların ciddiyetini hep beraber kavramamız gerekiyor. Devlete olan borç, ciddi bir borçtur. Bundan sonraki dönemde sadece SSK değil, Bağ-Kur değil, bu bakarsınız çiftçilerimize verilen bir kredi olabilir Ziraat Bankası’ndan, esnafımıza Halk Bankası’ndan kullandırılan bir kredi olabilir ya da normal bir vergi borcu olabilir; artık bu konularda müsamaha yok, af yok ve ödeme kolaylığı yok. Bu işi artık ciddiyetle oturtmamız gerekiyor Türkiye’de.
Mahalli idarelerin üstlenmekte oldukları fonksiyonlarla uyumlu olan gelir imkanlarına kavuşturulması ve mali yapılarının güçlendirilmesi konusundaki çalışmalarımız da nihai aşamaya gelmiştir. Bu konuda bir yasa taslağı hazırlığı vardır; şu anda Başbakanlık’ta son hali verilmektedir. Bu konudaki çalışmalarımız, kamu maliyesi disiplininden taviz vermeyecek bir şekilde yürütülmektedir.
Finans sektörünün sağlıklı bir yapıya kavuşturulması yolundaki çalışmalarımız da hız kazanmıştır. Bankacılık sektörünün denetim ve gözetim çerçevesini Avrupa Birliği standartlarına çıkartacak yeni Bankalar Kanunu da şu anda Meclisimizde görüşülmektedir. Yeni kanunun uygulamaya konmasıyla birlikte, finans sektörün gözetim ve denetiminin kalitesi daha da artırılacak ve sektörün sağlıklı işleyişine katkıda bulunulmuş olacaktır.
Şunu da belki vurgulamakta fayda var ki, bankacılık sektörü maalesef yıllarca ekonomimize çok büyük yükler getirmiştir. Bir yandan zarar eden kamu bankaları, bir yandan Fon’a devralınmak zorunda kalınan özel bankalar derken, şu andaki iç ve dış borcumuz içerisinde çok önemli bir miktar bu bankacılık sektörü yüzünden üstlenilmiş borçlardan oluşmaktadır. Burada denetim ve gözetimin mutlaka gözden geçirilmesi gerekmektedir. Belli ki o konuda eksiklerimiz var, o konuda aksayan bir şeyler var. Bunları kabul etmek zorundayız ve gerekli adımları da mutlaka atmak zorundayız.
Karşımızda koskaca bir İmar Bankası örneği var. İmar Bankası yüzünden Hazine’nin yüklenmiş olduğu borç, bir gecede yüklenmek zorunda kaldığı borç, 6,5 milyar Dolardır. Bunlar, az rakamlar değil. Bu niye olmuştur, niye yakalanamamıştır, yıllarca nasıl devam etmiştir bu? Bunun kaynaklarına iyi inmemiz gerekiyor ve bu tür şeylerin tekrar etmemesi için de her türlü tedbiri gözümüzü kırpmadan alacağız. Bu yasayı hazırlarken de zaten, daha önceki hatalardan ders alarak ve bu hataların tekrar etmemesini hep zihnimizde bulundurarak çalışmalarımızı sürdürdük.
Bu yeni kanunun uygulamaya konmasıyla beraber tabi farklı bir ortama da bankacılık sektörü açısından girmiş olacağız. Tabi şu anda hem söz bankacılık sektöründen açılmışken, şu anda çok şükür kamu bankalarımızın mali bünyesi çok