ALİ BABACAN

Avrupa Birliği Katılım Sürecinde Popülist Politikalara Asla Prim Vermeyeceğiz
 
3 Ekim 2005 tarihinde Avrupa Birliği’ne katılım sürecimiz resmen başlamış ve Birlik ile ilişkilerimiz yepyeni bir nitelik kazanmıştır. Türkiye, bu tarihten itibaren artık sadece bir aday ülke değil, aynı zamanda katılım sürecine başlamış bir ülke statüsüne yükselmiştir. Hiç kuşkusuz bu sonuç kolay alınmamıştır. Avrupa Birliği’ne üyelik konusunda, üyelik başvurusunun yapıldığı tarihten itibaren toplumun geniş kesimleri mutabakat halinde olmuştur. Hükümetimiz, iktidara geldiği günden itibaren bu mutabakatın da desteğiyle, üyelik amacına yönelik olarak yoğun ve kararlı bir çalışma yürütmüştür. Hükümetimiz, AB’ye üyelik hedefini ulusal hedeflerimizin ve menfaatlerimizin bir gereği olarak görmüştür.
 
Bizim için bu süreç, Cumhuriyetimizin bütün ilkelerinin daha ileri noktalara taşınması, halkımızın daha özgür ve müreffeh bir geleceğe kavuşması anlamını taşımaktadır. AB süreci olmasa dahi kendimiz için yapmamız gereken reformlar, üyelik hedefine dönük olarak daha kapsamlı ve güçlü bir çerçeveye kavuşmuştur. Bu sürecin sonunda ülkemiz A’dan Z’ye yenilenecek, 21. yüzyılın güçlü, huzurlu, kalkınmış, müreffeh ülkeleri arasında yerini alacak ve hem bölgesinde hem de küresel ölçekte yıldızı parlayan bir ülke haline gelecektir.

40 yılı aşkın inişli çıkışlı bir sürecin sonunda, bu tarihi neticeyi elde eden hükümetimizin, 3 Ekim sonrasında farklı bir yaklaşım içinde olması düşünülemez. Tam aksine, 3 Ekim’den bugüne geçen dönemde, katılım sürecinde yol almamızı sağlayan, son derece önemli ve kapsamlı çalışmalar yürütülmüştür. Önümüzdeki dönemde, bu çabalar artan bir ivme ile devam edecektir.

Sürecin ilk aşamasını oluşturan tarama çalışmaları, 20 Ekim 2005 tarihinde gerçekleştirilen Bilim ve Araştırma faslının tanıtıcı tarama toplantısı ile fiilen başlamıştır. Sonuncusu çevre faslında olmak üzere, bugüne kadar 18 fasıla ilişkin ayrıntılı tarama çalışmaları tamamlanmıştır. AB müktesebatının sınıflandırıldığı 35 fasıla ilişkin tüm tanıtıcı ve ayrıntılı taramalar 13 Ekim 2006’da sonuçlanmış olacaktır.

100.000 sayfayı aşan AB müktesebatının hacmi, her bir müktesebat ile ilgili kurumlarımızın sayısı ve ulusal mevzuatımızın boyutları dikkate alındığında, bir yıllık bir süre içinde tamamlanacak olan bu çalışmaların önemi ve gerektirdiği mesai kendiliğinden anlaşılacaktır. Tanıtıcı ve ayrıntılı tarama çalışmalarında çok sayıda arkadaşımız görev almıştır. Bugüne kadar sadece ayrıntılı tarama çalışmalarında görev üstelenen kişi sayısı yaklaşık 1200 olmuştur. Yine ülke içindeki hazırlık çalışmalarına da tüm kurum ve kuruluşlardan binlerce kişi katılmıştır. Ülkemizi AB tarafına ayrıntılı olarak tanıtmak üzere hazırlanan dokümanlar, şimdiden 10.000 sayfanın üzerinde bir hacme ulaşmıştır. Tarama çalışmalarında kurumlarımızın ve kurallarımızın fotoğrafı çekilmekte, nerede olduğumuz ve katılım sürecinde neler yapmamız gerektiği ilk defa bütün netliği ile ortaya çıkmaktadır.

Tarama çalışmalarına paralel olarak, Bilim ve Araştırma ile Eğitim ve Kültür fasıllarında fiili müzakere aşamasına geçilmiştir. AB dönem başkanlığından alınan resmi talep karşılığında, bu alanlara ilişkin olarak ülkemizin Müzakere Pozisyon Belgeleri hazırlanarak, AB tarafına iletilmiştir. AB tarafının ortak müzakere pozisyonları netleştiğinde, bu fasılların önümüzdeki dönemde Hükümetlerarası Konferanslarda açılması ve geçici olarak kapatılması gündeme gelecektir. Çok aktörlü olan bu süreçte, daha çok siyasi nedenlerle bazı sıkıntılar yaşansa da, hukukun üstünlüğüne dayalı bir yapı olan AB ile ilişkilerimizin eninde sonunda rasyonel sonuçlara ulaşacağı tecrübeyle sabittir. Bugüne kadar yaptığımız çalışmalar, etkin koordinasyon sağlanarak, saydamlık içinde ve katılımcı yaklaşıma dayalı olarak yürütülmektedir. Genel yönlendirme ve iletişim trafiğini yürütme anlamında, başkanlığım altında bir İzleme ve Yönlendirme Komitesi oluşturulmuştur. Bu Komitenin üyeleri; Avrupa Birliği Genel Sekreteri Büyükelçi Oğuz DEMİRALP, Başbakanlık Müsteşar Yardımcısı Emin ZARARSIZ, Dışişleri Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Büyükelçi Ahmet ACET, DPT Müsteşar Yardımcısı Lütfi ELVAN ile AB nezdinde Daimi Temsilcimiz Büyükelçi Volkan BOZKIR’dır. Kurulduğundan bu yana 24 defa toplanan Komite, değişik boyutlarıyla katılım sürecinin bütüncül bir çerçevede izlenmesi, değerlendirilmesi ve yönlendirilmesi bakımından son derece etkili bir mekanizma olmuştur. Ayrıca, tüm ilgili kurumlarımız, ülkemizin müzakere heyeti olarak sürece dahil edilmiş ve imkanlar el verdiği ölçüde fazla kişi ve kurumun çalışmalara katılması sağlanmıştır. Her kurumda katılım sürecini koordine edeceğimiz daimi temas noktaları belirlenmiş, kurumlarımızın sadece AB birimleriyle değil, tüm icracı birimleri ile sürece dahil olması ve sahiplenmesi için elverişli bir ortam oluşturulmuştur.

Katılım süreci sadece kağıt üzerinde değişiklikler yapmakla başarılamaz. Nihai hedefimiz, ülkemizin gelişmesi, vatandaşlarımızın gündelik hayatında uyumun getirdiği standartları hissetmesi ve yaşam kalitesinin artmasıdır. Bu çerçevede, kamu kurumları başta olmak üzere, ilgili tüm kesimlerin anlayış değişikliği gerçekleştirmesini ve etkin uygulama mekanizmaları kurmasını, müktesebata uyumun ayrılmaz bir parçası olarak algılıyoruz. Tarama çalışmalarında, kurumlarımız arasında artan iletişim ve etkileşim, tam anlamıyla bir öğrenme süreci olarak yaşanmaktadır. Tarama çalışmalarında bu doğrultuda sağlanan gelişmelerin olumlu sonuçlarını, orta vadede daha iyi göreceğiz.

Sivil toplum kuruluşları (STK) ve özel kesim, tüm toplumu ilgilendiren katılım sürecinin doğal aktörleridir. Gerek kamu ile işbirliği içinde, gerekse kendi insiyatifleriyle, STK’ların ve özel kesimin çabası ve desteği olmadan, bu sürecin başarı ile tamamlama ihtimali bulunmamaktadır. Bu anlayış içinde, başından itibaren, yapılan tüm çalışmalar, hem sivil toplum örgütlerimizin, hem de tek tek bireylerin kolayca izleyebileceği şekilde, Avrupa Birliği Genel Sekreterliğimizin web sitesinde yayımlanmıştır. Bu web sitesinde, bugüne kadar AB tarafının bize yaptığı tanıtımlar ile bizim yaptığımız tüm sunumların tam metni yer almaktadır. Ayrıca ayrıntılı taraması biten her faslın ardından geniş katılımlı bilgilendirme toplantıları düzenlenmekte, sivil toplum örgütlerimiz başta olmak üzere ilgili kesimlerimiz sürece ilişkin bilgilendirilmektedir.

Yine müzakere pozisyon belgelerinin hazırlanması aşamasında da, yazılı görüş almak ve toplantı düzenlemek suretiyle, ilgili tüm STK’ların katılımı sağlanmaktadır. Fiili müzakere aşaması ilerledikçe, katılımın boyutları ve kapsamı da doğal olarak zenginleşecektir. Bu arada daha şimdiden bazı alanlarda etki değerlendirme çalışmalarına başlamış bulunuyoruz. İlk tarama çalışmaları sonucunda, tespit ettiğimiz 7 alanda ilgili 5 kurumumuzu görevlendirdik. Müktesebata uyum sağlamanın bütçeye, ekonomiye, iş dünyasına ve topluma ne gibi etkiler yapacağını tespit ederek, en uygun zamanlama ve yöntemle uyumun yollarını belirlemeye çalışıyoruz. Bu çalışmalarda, STK’ların ve özel kesimin katkıları son derece önemli olacaktır. Kamunun yürüttüğü çalışmalara ilave olarak, STK’ların yapacağı ve bizlere ileteceği çalışmalara da açık olduğumuzu ve bu çalışmalardan mutlaka yararlanacağımızı bir kez daha vurgulamak istiyorum.

Kamu kurumlarımız bir yandan tarama çalışmalarına yoğun mesai harcarken, diğer yandan uyuma dönük olarak da somut adımlar atmaktaya devam etmektedirler. Sadece taraması biten 17 fasılda yapılan çalışmalara baktığımızda, 3 Ekim’den bugüne kadar 16 adet kanuni düzenleme ve 79 adet ikincil düzenleme yapıldığı görülmektedir. Diğer fasıllarda da, geçtiğimiz ay çevre alanında yaptığımız kapsamlı kanuni düzenleme, Kalkınma Ajanslarının kurulmasına ilişkin kanun gibi, benzer birçok çalışma devam etmektedir. Siyasi kriterler alanında ileri adımlar içeren 9. Uyum Paketi, Dışişleri Bakanımız tarafından ilan edilmiş ve yasama sürecinde öncelikli olarak gündeme alınmış durumdadır.

Müktesebata uyum amacıyla ve ilgili tüm kurumlarımızın katılımı ile, ayrıntılı taraması biten fasıllara dönük kapsamlı çalışmalar yapılmıştır. Özellikle bu yasama dönemi tamamlanmadan önce, Meclisimizin gündeminde olan veya Başbakanlığa intikal etmiş bir dizi düzenleme konusunda gelişme sağlanması yönünde gerekli hazırlıklar sonuçlandırılmıştır. Sadece bir örnek verecek olursam, uzun yıllardan beri ülkemizin gündeminde olan ancak bir türlü yasalaşmayan mesleki yeterlilikler konusundaki kanun taslağı, Bakanlar Kurulu’ndan geçerek Meclisimizin gündemine taşınmıştır. Yakın bir zamanda yasalaşmasını beklediğimiz bu kanun ve buna benzer düzenlemeler, katılım sürecinin sağladığı motivasyon ile sonuçlandırılabilmiştir.

Önümüzdeki d