Doç. Dr. AHMET KURTARAN

Dişhekimliğinde Yeni Boyutlar...
 
Geçtiğimiz günlerde 35. Sanat Yılını kutlayan Modern Folk Üçlüsü’nün, sağlık sektöründe de bir o kadar yılı geride bırakmış akademisyen dişhekimi üyesi Doç. Dr. Ahmet KURTARAN ile bu kez "Diş ve Ağız Sağlığı" konusunda bir söyleşi yaptık.
 
Bu kadar işi aynı anda nasıl yapabiliyorsunuz?
Çocukluk yıllarından gelen bir alışkanlıkla, güne çok erken başlarım. Bu da, günü çok efektif olarak kullanmamı sağlar. Bazıları için bu durum çok rahatsız edicidir, yani çok programlı ve her dakikası hesaplı bir yaşam. Dişhekimliği ve müziğin yanı sıra, pek çok sosyal faaliyeti de aynı anda yürütebildiğimi sanıyorum. Ömrün çok kısa, yapılacakların ise çok olduğuna inananlardanım…

Dişhekimliği ile ilgili bize neler söyleyebilirsiniz...
Son yıllarda teknolojideki büyük gelişmeler ve insan yapısı ile ilgili bilinmezlerin aydınlanması, pek çok meslekte olduğu gibi dişhekimliğinde de birçok yeniliği beraberinde getirdi. Bir kere "Diş ve Ağız Sağlığı" kapsamındaki hastalık ve sorunların, tüm bu yenilik ve keşiflere rağmen, dünyanın en yaygın hastalık gurubunu oluşturduğu saptandı. Halen yapılan istatistiklerde % 97-98 civarındaki insanda; çürükler, diş eti sorunları, diş kayıpları, diş çapraşıklıkları gibi problemlerin olduğu belirtiliyor.
Bunları sebebi olarak da; genetik faktörler, beslenme sorunları, muntazam fırçalamama, sorunların erken teşhis ve tedavilerinin yapılmaması gibi konular yatıyor. Olay da bu kadar yaygın olunca tabii, hiçbir sağlık sigortası, diş tedavilerini poliçelerine almıyor ve kişiyi sigortalamıyor… Yani kısaca; "Dünyanın en yaygın hastalığını kimse sigortalamıyor!...
Dişler ve dişetlerine bağlı hastalıklar tedavi edilmezler ise, fokal enfeksiyon kaynağı olarak pek çok organımızda, önemli rahatsızlıklara neden olabiliyorlar. Bunlardan "kalp kası" ile "böbrekler" en başta etkilenenlerden. Ayrıca; sebebi bilinemeyen halsizlikler, romatizma, kontrol edilemeyen ateş, baş ve yüz çevresi ağrıları, kanda enfeksiyon belirtileri için mutlaka diş ve ağız sağlığı ile ilgili etraflı tetkikler yapılması yani bir "diş konsültasyonu" gerekir.
Bunların yanı sıra ağız ve çevre dokuları; alışmış bir göz için, pek çok hastalığın da ön habercisidir. Endokrinal rahatsızlıkların, şeker hastalığının, bazı kan hastalıklarının, viral ve enfeksiyon hastalıklarının ön belirtilerini, erken teşhisini, ağızdan yakalayabilirsiniz..
Bahsi geçen tüm bu sorunlar, belli aralıklarla dişhekimine yaptırılacak tetkikler ve radyografi çekimleri ile, teşhis ve kontrol edilebilir.Yani halen en ucuz tedavi şekli; erken teşhis ve koruyucu hekimliktir. Unutulmamalıdır ki; "Ağız, vücudun sağlık barometresidir" denilebilir.

Yıllar içinde saçlarımız gibi, diş etlerimizi de kaybediyoruz…
Bilinen gerçek odur ki; dişetlerimiz, herhangi bir patolojik bozukluk olmasa dahi, belli bir yaştan sonra, her yıl ortalama 0.01 mm kadar geri çekilmekte ve keskin konumda olan çiğneyici yüzeyleri aşınmaktadır. Bu durum, pratik olarak yıllar içinde dişlerin "boyun" ve kısmen de "kök"lerinin açığa çıkmasına, aşınan dişlerin daha kısa görünmesine ve birbiri arası temas noktalarının kaybolmasına neden olmaktadır. Bu sadece estetik değil, işlevsel bazı bozuklukları da beraberinde getiren bir olaydır.Çoğu zaman da bunu, diş hassasiyetleri takip eder. Konu tedavi edilebilir bir olaydır.
Hassasiyetler günümüzde, "Sensodyne" grubu hassasiyet giderici diş macunları ile kontrol altına alınabilmektedir. "Paradontax" grubu diş macunları ile de, diş kanamaları ve tedavi sonrası iyileşmeler sağlanabilir. Yani hatalı fırçalamalar, diş eti çekilmeleri veya başka sebeplerle oluşan sorunlar günümüzde; "Özel Diş Macunları ile çözülebilmekte" dir.

İnsanlar dişsiz doğsalar da artık dişl ölebiliyorlar...
Yıllar içinde kaybedilen dişlerin yerine, bir yan etkisi olmayan ve doğal bir diş gibi fonksiyon görebilen, metal plak ve vidalar uygulanabiliyor. Bunlara "implant" adını veriyoruz ve çene yapısı uygun, ciddi bir hastalığı olmayan hemen her yaştaki kişiye de artık implant uygulayabiliyoruz.
Gerçekte implantların tarihçesi en az insanlık tarihi kadar eskilere dayanıyor. Ülkemizde ise 30 yıl kadar önce, bir araştırma gurubu olarak bu olaya başlandı. Bugün binleri aşan vakalar ile ulaşılan başarı % 98’lerin üzerinde. Sevindirici olanı, önceleri büyük tedirginlikle bakılan bu uygulamaların, halen büyük kentlerimizin hemen hepsinde, bu konuya el atılmış olmasıdır.
Günümüzde implantlar basit bir cerrahi işlemdir, yalnız hala maddi açıdan biraz can yakıyor…İmplantlar ile, artık bardağa konulan protezler tarih oluyor. Düşünülecek olursa; "İnsanın her dönem Dişli Olması iyidir"!..

Pamukkale Sendromuna çözüm…
Tükürük kanallarının ağıza açıldığı; alt ön dişler ile üst azılar çevresi, diş taşı birikimi açısından en yoğun ve riskli bölgelerdir. Buralarda oluşan tartırların belli aralıklarla temizlenmemesi halinde, kanamalar ve diş kemiğinde kayıplarla, dişlerde sallanmalar oluşabilir. Bunlara mutlaka profesyonel müdahale gerekir. Ancak; iyileşmeyi hızlandırmak, oluşan kanamaları kontrol altına almak, tartar oluşmasını en aza indirebilmek için, doğal bitki özlerinden elde edilen ve "Paradontax" adı verilen macunda oldukça olumlu sonuçlar verebilmektedir. Sonuç; "Tüm Hastalıkların Tedavisi Doğada Mevcuttur".

Değişen ve Gelişen bir Teknoloji
Dişhekimliği, bilgi ve teknolojinin yanı sıra bir el becerisi sanatıdır. Burada yılların deneyimini ve çağdaş gelişmeleri, pratik hayata geçirebilme çok önemlidir. Bu meslek ciddi bir yatırım gerektirir ve ülkemizde de dışa bağımlı bir konumdadır. Bu sebeple; dişhekimliğinde KDV en düşük orana çekilmeli, ithalat- larda devletin özel vergi indirimi ve mesleği teşvik açısından bankaların düşük faizli kredileri olmalıdır. İşte bu sebeplerle dünyadaki pekçok yer de olduğu gibi; ülkemizde de "Dişhekimliği Pahalı bir meslektir"…

İşinizi Allah’a Bırakmayın, hala yapabilecekleriniz var…
Sağlık konusunda başarı, kişinin kendisinin bilinçlenmesi ile sağlanabilir. Bu sebeple her gün, kuralına uygun bir fırça ile dişleri 2 kez fırçalamak ve özellikle çocuklarda çürüğe sebep olan şekerli gıdaların, uyku öncesi temizliğini sağlamak gerekmektedir. Bu çocukluktan kazanılacak bir alışkanlıktır. Okullarda diş koruma ve tırnak kontrolünü kaldırdılar. Mesaj; "Çocuklarınız eğitimcisi sizler olun"

Bu konularda daha etraflı bilgi için; Unident Diş Polikliniği
Klinik Şefi: Doç.Dr.Ahmet Kurtaran
Akmerkez Karşısı, Belediye Sitesi, A-1 Blok, Villa 12 Ulus-İstanbul
Tel:0.212.352 35 35 Fax.0.212.352 30 30
e-mail:mailto:unident@superonline.com