AB BAŞKENTİNDEN Suat Lemi ŞİŞİK
TÜGİAD Brüksel Temsilcisi
AB - Türkiye Müzakereler Başladı...
 
3 Ekim 2005 tarihinde kimilerinin beklediği gibi, kimileri için de sürpriz bir şekilde Türkiye ile Avrupa Birliği arasında tam üyelik müzakereleri başladı.

Son dakikaya kadar zor geçen müzakerelerin açılması, müzakereleri Avusturya’nın Hırvatistan için de diğer 24 ülkeyi ikna/tehdit etmesinin ardından mutlu sonla tamamlandı. Şimdi bakalım asıl müzakereler nasıl tamamlanacak?

Önümüzdeki engeller zaten çok, ama yol boyunca daha da fazlasını göreceğimiz kesin. İlk olarak Kıbrıs sorunu 35x2+1 defa, yani 71 defa başımızı ağrıtacak. Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin adada herhangi bir çözüm yoluna gitmeyi kolay kolay kabul edeceğini düşünmüyorum. Çünkü elinizde kuvvetli bir koz varsa ve size bunu 71 defa kullanma şansı verilmişse, bundan kendi isteğinizle vazgeçmezsiniz. Ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi de bunu yapacak.

Her müzakere faslının açılışında ve kapanışında Türkiye’den veya Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nden birşeyler koparmaya, tavizler almaya calışacaklar. Aynı durum Yunanistan ile olan sorunlarımız ile ilgili olarak da geçerlidir. Yunanistan’ın Türkiye’nin AB’ne tam üyeliğini sadece dostluk ve barış adına desteklediğini düşünmek bir tür saflık olur. Türkiye’nin AB’ne tam üyeliğini desteklemek Yunanistan’ın devlet politikası olmuştur, çünkü kendileri için en iyisi AB’nin tam üyesi olan bir Türkiye’dir.

Elbette Yunanistan ile son dönemde düzelen ve ılık rüzgazların estiği bir dönem geçiriyoruz ve bunun devam etmesi için de gerekeni yapmalıyız, ancak çok yakın gelecekte olmasa da orta vadede Yunanistan’ın Türkiye ile olan hava sahası, kıta sahanlığı ve benzeri sorunları AB ile tam üyelik müzakereleri çerçevesinde gündeme getireceğini ve Türkiye tam üye olmadan bu sorunları kendi istedikleri biçimde çözmeye çalışacağını tahmin etmek için kahin olmak gerekmiyor.

Bu tip davranışlar müzakerelerin doğası gereği diğer AB üyesi devletlerden başka konularla ilgili olarak da gündeme gelebilecektir. Dolayısıyla Türkiye Cumhuriyeti olarak bu durumlara hazırlıklı olmamız gerekmektedir.

Öte yandan tarama süreci tamamlanan fasıllarda müzakerelerin başlamasıyla birlikte Türkiye olarak o konuda ne yapmamız gerektiğini bilmemiz ve bir ön hazırlığa sahip olmamız gerekmektedir. Ön hazırlıklar müzakere masasına gitmeden önceki günlerde yapılan kısa çalışmalarla geçiştirilmemelidir. Her fasıl ile ilgili detaylı etki analizi çalışmaları yapılmalı, kısa, orta ve uzun vadede neler yapabileceğimiz ve neler yapamayacağımız önceden tespit edilmeli, bir geçiş dönemi talep edip etmeyeceğimiz edeceksek ne kadar süre talep edeceğimiz bilgileri tamamlanmış olmalıdır.

Aksi takdirde karşı tarafın bize yap dediğini yapmak ve belirlediği sürede yapmak durumunda kalacağımız kesindir. Kısacası her fasıl için bir planımız olmalıdır. Aksi takdirde karşı tarafın planını uygulama zorunluluğu ortaya çıkacaktır. Çünkü müzakere süreci AB müktesebatını tamamıyla kabul etmek ve uygulamak sürecidir. Müzakere edilecek birşey yoktur. Müzakere edilebilecek noktalar bu uyumun ne şekilde ve hangi zamanlama ile yapılacağıdır. Bunları belirlerken, karşı tarafa bildirirken ve karşı taraftan geçiş süreleri talep ederken elinizde sağlam argümanlar bulunmalı, bilimsel çalışmaların sonuçları kullanılmalı ve bu çalışmaların güvenilirliğinin tam olması gerekmektedir.

Tarama süreci başladı ve hızla devam ediyor. Taraması tamamlanan fasıllarda müzakereler de çok yakında başlıyor. Bu nedenlerle çalışmaların hızlandırılması, somut veriler elde edilmesi ve masaya sağlam oturulması gerekmektedir. Müzakere edilecek her konuda uzman kişi, kurum ve kuruluşların bilgisine, tecrübesine, katkısına ve işbirliğine ihtiyaç vardır. Bu tek hedefe giden yolda güçbirliği yapılması kurumlararası/kişilerarasıçekişmelere müsamaha edilmemesi gerekir.

Bu bağlamda tüm müzakere ekiplerine, bu ekibin çalışmalarına yardımcı olacak tüm altyapı çalışmalarına katılan kişi, kurum ve kuruluşlara şimdiden başarılar diliyorum, zira yol uzun, iş çok ve müzakereler zorlu. Hepimize kolay gelsin.