GENÇ DÜŞÜNCE Ayşen LAÇİNEL
İnsan Kaynakları Danışmanı
İş ve kadın
 
İş hayatı kadın için de erkek için de farklı engelleri, farklı mücadele ya da taarruzları ve bir o kadar da başarıları, güzellikleri, mutlulukları içeriyor.
Kadınlar içinse son 20 yılın Türkiyesi`nde hızla artan bir kadın çalışan oranını gösteriyor.
Kadın elinin değdiği işler, organizasyonlar daha estetik olabiliyor, mücadeleler biraz daha toleranslı ve empatik yaklaşımlarla hoşlaştırılıyor.
Artık kadın da erkek de eğitim görüyor, para kazanıyor, üretiyor ve farkındalığını arttırıyor.
Evli, bekar, anne, evlat, kardeş, arkadaş, dost olan kadınlar işe giderken bulundukları ortama göre paralel yollar da pek çok kişiyi, işi de yürütüyorlar.
Yemek bekleyen eşlere, ilgi ve bakım isteyen çocuklara, vefa göstermemiz gereken anne babalara ve tüm dostlara bir şeyler söyleyip,``iyiyim, iyiyiz ve ne güzel çalışıyoruz`` deyip gittiğimiz işler döndüğümüz evlerimiz var.
Pazarlama Direktörü dostum Hülya AKGÜN ve İnsan Kaynakları Müdürü arkadaşım Selin ALTINOK`la www.isvekadin.com`u kurduk.
İlk yazımı paylaşmak istedim.
Sitemize de bekleriz.

Hayat koçluğu ve kişisel gelişim hakkında...
Kendimiz için ne düşünüyorsak oyuz.
Ne konuşuyorsak konuştuğumuz gerçekleşiyor ve dillendirdiğimizi çağırıyoruz...
Belki de dua denen odaklanma ve istediklerini söyleme de bu sebepten çok güçlü.
Dua sonundaki amin; kesin isteği ile sonuçlanıyor talepler.
Amin yani; evet kesin budur demek anlamına geliyor en güçlü şekilde.
Sonra da dualarımız gerçekleşiyor.
Kişisel gelişim / mesleki gelişim / hayat koçluğu konularına girmeden atılacak ilk adım;
Ben kimim?
Ben neredeyim?
Ne yapıyorum?
Ne kadar zamandır ve daha ne kadar zaman bunu sürdüreceğim?
Niye?
Ve ben aslında ne olmak ne yapmakistiyorum? Neden nasıl?
Sorularını sormaktır.
İlk ve büyük adım bugün şimdi şu anda bu sorulara içten ve doğru yanıtlar vermektir...
Hayatın anlamı ne ki zaten?
Mutluluk değil mi?
Kendini gerçekleştirmeyen biri mutlu olabilir mi?
Çok zor.
O halde kendini gerçekleştirmek isteyenler dursun; hiçbirşey yapmadan öylece dursunlar lütfen.
Evdeyseniz bu yazıyı okurken, çoluk çocuk varsa etrafınızda, bekleyin herkesin yatma zamanının gelmesini.
Herkes yatsın ve ev size kalsın.
Ofisteyseniz eve gitmeyi kendi kendinizle başbaşa kalmayı bekleyin.
Işığı hafif kısın, dilerseniz sevdiğiniz bir müzik çalsın hafifletsin sizi.
Ve rahat bir koltuğa oturun, elinizde bir defter ve kalem olsun.
Önce durun ve düşünün bugüne kadarki serüveninizi, sonra da şimdi nerede olduğunuzu, ne yaptığınızı düşünün.
Sizi diğerlerinden farklılaştıran yeteneklerinizi, hedeflerinizi hayal edin ve görün o hayali...
Ve şimdi şu anda nerede kaldıysanız kaldığınız yerden başlayın.
Yapmak istediğinizi yazın, resmini çizin.
Bu resmin nasıl gerçek olacağını madde madde sıralayın. Zaman sınırları koyun...
Herşeyin olması gerektiği gibi olacağını, yanınızda kimler bulunmalıysa ve nasıl davranmalıysa öyle olacağını düşünün ve inanın.
Ve çizdiğiniz resmin altına isteğinizi yazın.
Dua edenler bilirler.
Dua anı savunmasız içten odaklanılan samimiyet anıdır.
Limit yoktur dualarda. En çok şu kadar dilekte bulunabilirsiniz, şu kadar kadar limitiniz vardır gibi bir sınır konamaz dualara.
El açılır yaradana ve istekler sıralanır.
İşte bu kendimizle başbaşa kalma anıdır.
Ve siz bir karar verirsiniz.
Bu karar için de tüm evren işbirliği yapar. Kişisel gelişim kendini bilmek ve farketmekle başlar.
İlk adım atıldıktan sonra devamı gelir yeter ki inancınız ve kararlılığınız güçlü bir şekilde sürsün.
Kişisel gelişim / mesleki gelişim / yaşam koçluğu / konularına girmeden ilk yazımda hepinize içtenlikle merhaba demek ve en büyük hazinenin kendimiz, inançlarımız, umutlarımız olduğunu söylemek istedim.