Dr. TUNAY AKOĞLU

Çağı Yakalamak
 
Çağı yakalamak veya ‘muasır medeniyetlerin seviyesine çıkmak’ Türkiye’nin uzun vadeli stratejik amaçlarından en önde gelenidir. Son gelişmelerin ışığı altında bu amaç daha da büyük anlam kazanmıştır. Çağı yakalamak, yürürlükte olan ve modern dünyaya yön veren çağdaş uygarlık düzeyine (seviyesine) çıkmaktan da daha değişik bir yaklaşımı gerekli kılar. Çünkü yakalamak; hareketli, devamlı değişen ve ilerleyen dinamik bir süreci izleyip ona katılmak anlamına gelir.

Çağdaş (Batı) uygarlığının amaç ve özellikleri şöyle sıralanabilir:
• İnsan ve zamana saygı,
• İnsan haklarının korunması ve geliştirilmesi,
• Demokrasi,
• Bilim ve teknolojinin toplumun refahı, mutluluğu ve gelişmesi için kullanılması,
• Çevreye saygı ve çevrenin korunması,
• İyiyi, güzeli ve doğruyu aramak,
• Evrensel barış ve huzur ile terörden uzak ve arınmış bir dünya kurmak,
• Uluslararası ilişkilerde denge, karşılıklı saygı, hoşgörü ve küresel yaklaşımın önce tutulması; ulusal çıkarlarla diplomasi arasında denge kurulması,
• Tüm insanlığın kabullendiği veya kabul edebileceği ortak değerleri saptayıp geliştirmek, evrensel ve küresel bir uygarlığa mal olmuş tüm değerleri ilerletmek,
• Ulusal çıkarlarla dünya çapındaki uygarlık ve kaynak kullanımı, ortak sorunlara çözüm getirme yöntemleri arasında akılcı bir yaklaşımla ve fedakarlıkla denge kurabilmek,
• Uluslararası dayanışma, yardım kanalı ile açlık ve fakirlikle savaş,
• Ulusal değerlerin, dinsel duygu ve inançların tüm insanlığa mal olmuş ortak özelliklerini saptayıp bunların uluslararası-evrensel uygarlığa katkılarını sağlamak,
• Genç nesillere karşılıklı anlayış ve saygıyı, bir arada yaşamayı aşılamak,
• Uluslararası kuruluş ve çok uluslu örgütlerde devamlı reform ve yenileme olanaklarını denemek,
• Sivil toplum kuruluşlarının çağdaş uygarlık alanında yaptıkları çalışmalara destek sağlamak, vs.,vs.

Yukarıdaki noktalara, çağdaş uygarlığın olumsuz yönlerini de eklemek mümkündür.
• Materyalizmin manevi değerlerden daha çok önem kazanması,
• Aile bağlarının zayıflaması ve çözülmesi,
• Nesiller arasında anlayış ve saygı uçurumunun ortaya çıkması,
• Teknolojik gelişmelerin toplumlar ve insanlar arası ilişkilere olumsuz etkileri,
• Ulusal kültürlerin erimesi veya evrensel uygarlığa karşı aşırı tepki göstermesi,
• Azgın küreselleşme,
• Manevi değer ve refah yerine; sapık cinsel tutumların, ahlak ve kanun dışı gösteriş ve kısa vadeli yaklaşımların benimsenmesi,
• Tüm güzel sanatlar ve sinema, TV,vs, alanında basitleşme, adileşme, yatay yaklaşım ve spektaküler yaratma gayreti,
• Değer yargılarında düşük kriterlerin kullanılması,
•Olmak yerine, görünmek-gözükmek,
•Mass-medya ve iletişim alanlarında kendi kendini kontrol mekanizmalarının tam işletilememesi,
• Genel kültür eksikliği ve azalması, yetersiz eğitim ve öğretim düzeyi,
• Hemen hemen tüm spor dallarında ekonomik ve mali değerlerin ağırlık ve öncelik kazanması,
• Aşırı dinsel fanatizm, laik ilkelerden uzaklaşma,
• Politik hayata, politikacılara, siyasi partilere güvensizlik ve ilgisizlik,
• Demokratik seçme ve seçilme yerine, meydanlarda toplanmak, sokaklarda yürüme, parlamento dışı eylemler yapma,
• Sivil toplum örgütleri yolu ile aşırı baskı grupları ve eylemler oluşturmak,vs,vs...

Türkiye ve Türk toplumu, ulusal kültürüne ve İslam dinine tam bağlı kalarak yukarıda sıralanan özellikleri de göz önüne alarak çağdaş uygarlığı yakalamak yolunda hızla ilerlemek zorundadır. Böyle bir tutum ve gayret, elbette ki yukarıdaki tam olmayan ve genelde kalan yaklaşımı aşan önlemleri de gerekli kılacaktır. Önemli olan, kısır ve kısa vadeli çıkarlar peşinde koşma yerine, uzun vadeli – stratejik – ve evrensel ideallere, düşüncelere ve eylemlere yer vermektir.